Türkiye Barolar Birliği Dergisi 173.Sayı

291 TBB Dergisi 2024 (173) Alihan AYDIN ği” sorununun kambiyo senedinin “teminat” amacıyla düzenlenmesi ile doğrudan bir ilgisi de yoktur. Bu konu pekâlâ, klâsik tasnifle, ifa, alacak veya hatta bağışlama hukuki sebebiyle düzenlenen kambiyo senetleri bakımından da geçerlidir. Muhtelif olasılıklar düşünülebilir: (i) Bir kambiyo senedinin düzenlenmesine dayanak oluşturan temel ilişkideki alacak “geciktirici şarta” bağlı bir alacak olabilir. Bu durumda şart gerçekleşmeyince temel ilişkideki alacak da doğmaz. Ancak temel ilişkideki geciktirici şarta bağlı alacak için bir de kambiyo senedi düzenlenmişse senedin, dolayısıyla senetteki alacağın geçerliliği temel ilişkideki alacağa bağlı olmadığından kambiyo alacağı varlığını korumaya devam eder; yalnızca senet lehdarının/alacaklının malvarlığında bir sebepsiz zenginleşme hâli oluşur. Bu olasılığın gerçekleşmesi sadece kambiyo senedinin “teminat” hukuki sebebiyle düzenlenmesi hâline özgü değildir. Pekâlâ ifa, alacak veya bağışlama hukuki sebebiyle düzenlenen kambiyo senetlerinde de temel ilişkideki alacağın “geciktirici” şarta bağlı olması mümkündür. (ii) Temel ilişkideki alacağın dayandığı sözleşmede bir edim sıralaması öngörülmüş, bu edim sıralamasına göre öncelikle kambiyo senedi lehdarının temel ilişkiyi düzenleyen sözleşmedeki borcunu ifa etmesi gerektiği kararlaştırılmış olabileceği gibi edimlerin aynı anda ifası gerektiği de düzenlenebilir. Bu olasılıklarda alacaklı temel ilişkideki alacağını talep etse bu talep, ilk örnekte “dava temelinin yetersizliği” (alacaklının öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği, bu yerine getirilmediği durumda karşı edimi talep hakkının olmadığı yönündeki) savunmasıyla,22 ikinci örnekte ise “ödemezlik defiyle” (BK m. 97) geçerli şekilde savuşturulacaktır. (iii) Temel ilişkideki alacak için bir kambiyo senedi düzenlenmiş, ancak kambiyo senedinin borçlusu, diyelim temel ilişkiyi düzenleyen sözleşmeden geçerli şekilde dönmüş ve böylece kambiyo senedi de bedelsiz hâle gelmiş olabileceği gibi temel ilişkide, örneğin ayıp hükümleri kapsamında, borçlunun ödemekle yükümlü olduğu borç azalmış da olabilir.23 22 M. Kemal Oğuzman/M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 19. Bası, C. 1, İstanbul 2021, s. 368-367 N. 1103. 23 Bu yöndeki haklı gerekçelendirmeler için bkz. Türk, s. 145.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1