Türkiye Barolar Birliği Dergisi 173.Sayı

24 Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı Bağlamında “FETÖ/PDY Davaları” gütlenmiş olması, yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet göstermesi ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklarının bulunması, bu yapılanma ile ilgili olarak soruşturmaya tabi tutulan kişilerin yurt dışına kaçmasını ve yurt dışında barınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır (…) Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup (bkz. § 32) isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (…) Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun’un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır.”114 Bu belirleme, tutmanın meşruluğu açısından adeta standart gibidir. Öte yandan konu ölçülülük oluğunda AYM, şu kalıba başvurmaktadır: “Terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır. Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY’yle bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği, FETÖ/PDY’nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır.”115 Görüldüğü üzere AYM, bu zorluk ve karmaşıklık karşısında kuvvetli suç belirtisinin bulunduğu koşullarda müdahaleyi ölçülü sayma yönelimi göstermektedir. Fakat bu durumdan bazen sapmalar olabilmektedir. Örneğin OHAL ilanından birkaç ay sonra ByLock kullanıcısı olduğu kuşkusuyla gözaltına alınan bir kadın başvurucunun durumunun ele alındığı Hicret Aksoy kararında AYM (her ne kadar somut olayda gecikmesinde sakınca bulunduğu değerlendirmesinden hareketle mahkeme kararı olmadan yapılan gözaltı tedbirinde bir sorun görmese de) başvurucunun “emzirilme çağında olan bakıma muhtaç bir yaşında bebeğinin olduğunu, kocasının tutuklu olduğunu, bebeğini teslim edeceği bir kişinin bulunmadığı…” 114 Örn. bkz. Murat Arslan, B. No: 2018/15422, 22/7/2020, § 62-64 ve oradaki atıflar. 115 Örneğin bkz. İbrahim Uçar, B. No: 2020/9972, 9/2/2023, § 23 ve oradaki atıflar.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1