134 İdarenin Sorumluluğunda Yansıma Zarar Görüleceği üzere yasa koyucu, tam yargı davasını açabilecek olanları yalnızca kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar ile sınırlandırmıştır. Dolayısıyla idarenin bir işlem veya eyleminden dolaylı zarara maruz kalan kişi dava açma hakkına sahip olmadığı için dolaylı zararlar idarenin sorumluluğuna da sebep olmayacaktır. Danıştay kararlarında da tazminat hukukunda dolaylı zararların tazmininin mümkün bulunmadığı açıkça vurgulamaktadır.24 B. Yansıma Zarar Kavramı “Yansımak” kelimesi, “…bir yüzeye çarparak yön değiştirmek”25 anlamına gelmektedir. Bu anlamda zararın yansıması kavramı ile aslında hukuka aykırı eylemin yöneldiği kişiye temas ettikten sonra, yön değiştirerek başka bir kişiye yönelmesi ve yöneldiği bu kişide de etki doğurması anlaşılmalıdır. Özel hukukta yansıma zarar, hukuka aykırı bir fiile maruz kalan kişiden başka kişilerin de bu fiil nedeniyle uğradığı zarar olarak tanımlanmaktadır.26 Örneğin hukuka aykırı bir fiil nedeniyle ölen bir ses sanatçısının eşi ve çocuklarının bu sebeple sanatçının desteğinden mahrum kalmaları veya sanatçının ölümü nedeniyle çalıştığı eğlence yerinin bir süre iş yapamaması nedeniyle uğradığı zararlar yansıma zarar olarak kabul edilmektedir.27 O halde dolaylı zarar kavramı ile hukuka aykırı fiilin kişiye verdiği “doğrudan zarara bağlı olarak eklenen bir sebeple” kişinin uğradığı zarar anlaşılmaktadır.28 Bu kapsamda dolaylı zarar, hukuka aykırı fiil nedeniyle bu fiilin yöneldiği kişinin uğradığı asıl zararın yanında ortaya çıkan ek zarar iken; yansıma zararda bu fiil nedeniyle asıl zarar gören kişiden başka kişilerin zarara uğraması hali söz konusudur.29 24 “(T)azminat hukukunda dolaylı zararların tazmininin de mümkün bulunmadığından davacının maddi tazminat talebinin reddi gerektiği” yönünde, Danıştay 6. D, E. 2012/4164, K. 2013/8468, T. 12.12.2013 (Yayınlanmamıştır). 25 Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, “yansımak”, https://sozluk.gov.tr/ (24.05.2024). 26 Oğuzman/Öz, s. 43; Aydos, s. 90; Mehmet Ayan, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Seçkin, 11. baskı, Ankara 2016, s. 278. 27 Oğuzman/Öz, s. 43-44. 28 Oğuzman/Öz, s. 43. 29 Doktrinde doğrudan zarar-dolaylı zarar ayrımının “zarara doğrudan uğrayan kimse-yansıma yoluyla uğrayan kimse” ayrımı ile karıştırılmaması gerektiği yö-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1