Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

138 İdarenin Sorumluluğunda Yansıma Zarar tazminat talebine ilişkin olarak; “evli kadının manevi zararları, duyacağı üzüntü, mahrum kalacağı şeyler, yansıma suretiyle oluşan zararlar değil doğrudan doğruya maruz kaldığı zararlardır” 42 diyerek, vücut fonksiyon kaybı %100 olan bir kişinin eşinin görmüş olduğu zararı yansıma zarar olarak kabul etmemiştir. Gerekçe olarak da bu somut olaydaki zararın dolaylı zarar olmadığı gösterilmiştir. Mahkemenin bu kararda dolaylı zarar olmadığı yönündeki yorumu doğru olmakla beraber, yansıma zarar olmadığı yolundaki değerlendirmesi hatalıdır. Oysaki somut olaydaki zarar bir yansıma zarardır. AYİM, ana-baba gibi yakınlardan birinin vücut bütünlüğünde meydana gelen zararın çok yoğun olması hallerinde, bu şahısların da ruhsal ve zihinsel bütünlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilebileceği, bu durumda oluşan zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağı bulunduğundan, yansıma yoluyla değil doğrudan doğruya zarara uğramanın söz konusu olacağını değerlendirmiştir.43 Oysa yansıma zarar halinde de uygun illiyet bağı kurulmakta ve somut olayda meydana gelen zarar, yansıma zararı oluşturmaktadır.44 Bazı yargı kararlarında ise yansıma zarar kavramı kullanılmadan TBK’nın 56. maddesinin 2. fıkrası gereğince ağır bedensel zarara maruz kalanların yakınlarının görmüş olduğu manevi zararların tazminine karar verilmektedir. Polis memurunun eylemi ile gözünden yaralanarak bir gözündeki görme yeteneğini kaybeden yirmi yaşındaki 42 AYİM 2. D, E. 1995/78, K. 1996/1059, T. 13.11.2006 (Kazancı). 43 AYİM 2. D, E. 2011/1065, K. 2012/34, T. 18.01.2012 (Yayınlanmamıştır); AYİM 2. D, E. 2011/703, K. 2012/116, T. 08.02.2013 (Yayınlanmamıştır). Başka bir kararında da AYİM, jandarma er olarak vatani görevini yapmakta olan bir kişinin nöbet sırasında başka bir erin silahından çıkan kurşunla yaralandığı olayla ilgili olarak, yaralanan erin babasının olay nedeniyle doğrudan bir zarara uğramadığı, erin zarar görmesine bağlı olarak yansıma zarara uğradığını değerlendirmiştir. AYİM, 2. D, E. 2014/494, K. 2016/769, T. 20.03.2016 (Yayınlanmamıştır). 44 “Ağır bedensel zarar halinde yakınların uğradığı manevi zarar yansıma zarar olarak kabul edilmelidir. Çünkü bu durumda zarar doğrudan doğruya zarar görenin şahsında gerçekleşmemekte; aksine zarar gören dışında üçüncü bir kişi ona yakınlığı dolayısıyla zarara uğramaktadır. Gerçekten üçüncü kişi, zarar gören ile arasında duygusal bir yakınlık olduğu için onun bedensel bütünlüğünün ağır bir şekilde ihlal edilmesinden dolayı acı ve üzüntü duymakta, ruh sağlığı bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Dolayısıyla failin davranışı ile üçüncü kişinin uğradığı zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olduğu söylenebilir.” Ayan Durhan, s. 393.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1