149 TBB Dergisi 2024 (174) Fatma Ebru GÜNDÜZ - Melike Özge ÇEBİ BUĞDAYCI görmüş olduğu manevi zararların bazı yargı kararlarında sorumluluk kapsamında kabul edildiğini görmekteyiz. Örneğin, var olan bir nörolojik rahatsızlığına rağmen askere alınan kişinin, askerde rahatsızlığı konusunda yanlış tedavi yapılması ve geç müdahalede bulunulması sebebiyle kişide bir özürlülük durumu meydana gelmesi üzerine, anne ve babasının manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. AYİM bu kararının gerekçesinde, “BK 49’uncu maddesine göre özel bir hüküm olarak öngörülen 47’nci maddesinde, manevi tazminat isteme hakkı, cismani zarara uğrayan kimseye ya da ölüm halinde ölenin ailesine düşer, halen uygulanmakta olan görüş gereğince, bedensel zarara uğrayanın ailesinden bulunmak bir kimseye bu yolda bir hak sağlamaz. Haksız eylem kişiye karşı işlenmiştir ve baba ile anne bu haksız eyleme göre üçüncü kişi durumundadır. Onların az ya da çok bir üzüntü duyması karşısında manevi tazminata hükmedilmesine tazminat hukuku kuralları engeldir. Ancak kişiyi cismani zarara uğratan olay, aynı zamanda onun yakınlarının da doğrudan doğruya zarara uğramalarına neden olmuşsa, o takdirde manevi tazminat istemeleri mümkündür. Çünkü BK 46’ncı maddesindeki cismani zarar kavramına ruhsal tamamiyetin bozulması, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi halleri girmektedir. Anne ile babanın çocuklarının geçirdiği herhangi bir kaza sonucu uzun yıllar tedavi altında tutulacak olması, yaşamlarını alt üst edecek ve büyük bir ruhsal acıya neden olacaktır. Bu durumda anne ve babanın uğradıkları manevi zarar doğrudan bir zarar olup tazmini gereklidir”76 diyerek, Yargıtay’ın yaklaşımına benzer bir yaklaşım sergilemiştir. AYİM’in benzer değerlendirmede bulunduğu bir diğer kararında ise, askerde iken tecavüze uğrayan kişinin anne babasının manevi tazminat talebi üzerine, “(C)ismani zarar kavramına, ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği kabul edildiğine göre; eğer bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda, onun anne, baba, karı, koca gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde bozulmuş ise, bu durumda yansıma yoluyla uğranılan zararlardan değil, doğrudan doğruya uğranılan zarardan söz edilir ki; maddi olayımızda olduğu gibi cismani zarara uğrayan davacı çocuk yanında, onun çok yakını olan ve zeka geriliği nedeniyle muhtemelen bir ömür boyunca toplumda kendisiyle bir arada yaşayacak olan davacı anne ve babanın da Borçlar Kanununun 47 ve 49 ncu maddeleri uya76 AYİM 2. D, E. 2009/12, K. 2010/1260, T. 03.11.2010 (Yayınlanmamıştır).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1