Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

174 Emlak Vergisi Uygulamasından Kaynaklanan Uyuşmazlıkların Yargısal Çözümünde Karşılaşılan Bazı Hukuki Sorunlar ve Çözüm Önerileri vergisi açısından esas alınacak takdir işlemlerine karşı yargı mercileri önünde hak arayabilme olanaklarının önüne geçilmiştir.39 Fakat mükerrer 49. maddenin asgari ölçüde birim değerlerinin takdirine ilişkin kararlara karşı değinilen mahiyetteki kısıtlayıcı hükmü Anayasa Mahkemesi’nce 2012 yılında iptal edilmiştir.40 Tabi ilgili hükmün Anayasaya aykırılığı daha önceki süreçte de Anayasa Mahkemesinin önüne getirilmiştir. Fakat o dönemde emlak vergisi beyan usulü çerçevesinde tarh ve tahakkuk edilmekteydi. Bu durumu dikkate alan Anayasa Mahkemesi, yükümlülerin takdir komisyonu kararlarına karşı her ne kadar kararın alındığı safhada dava açamasalar da daha sonraki evrede yani (ihtirazi kayıtla ya da asgari ölçünün altında beyanda bulunmak suretiyle) tarh işlemine karşı açacakları davada mezkûr kararların da hukuka uygunluk denetiminden geçeceğini vurgulayarak dava açma hakkının ortadan kaldırıldığı iddiasını yerinde görmemiştir.41 Ancak beyan usulünün 2002 yılında kaldırılmasıyla birlikte Anayasa Mahkemesinin 1987 yılında vermiş olduğu karardaki gerekçe etkinliğini yitirmiştir. Zira artık yükümlüler ihtirazi kayıtla ya da as2010, https://mevbankneo.lebibyalkin.com.tr/, (Dava Açma Hakkı Vardır), (E. T.: 01.03.2024); Gök, s. 193; A. Bumin Doğrusöz, “Arsa Değerlerine Dava Hakkı”, Dünya Gazetesi, 11.07.2017, https://www.dunya.com/, (Hak), (E. T.: 25.12.2023); Fakat yukarıda da değinildiği üzere, VUK’un mükerrer 49. maddesinin bütününe hâkim olan düşünce, takdirin gerçekleştirildiği yılın sonuna kadar ilgili takdir ve tespitlere ilişkin yargısal sürecin sona erdirilmesidir. Böyle olunca da ilgili hükümlerin değinilen şekilde yorumlanması kanaatimizce mükerrer 49. maddenin o günkü koşullarına uygun bulunmamaktadır. 39 Bu durum öğretide haklı olarak eleştirilmiştir. Bkz. Gülsen Güneş/Z. Ertunç Şirin, “Vergi Ödevlisinin Hakları”, VSD, S. 197, 2005, s. 139-140; Şükrü Kızılot/Zuhal Kızılot, Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları, 18. Baskı, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2010, s. 314; Hacıköylü/Heper, s. 7; “Yükümlülerden dava yeteneğinin esirgenmesi, Anayasal hak arama özgürlüğüne getirilmiş açık bir kısıtlamadır. Kısıtlama gerekçesi olarak, 5 - 6 milyon yükümlüye tanınacak hakkın kaosa yol açacağı mülahazası burada hakkın önüne geçemez. Başka bir anlatımla, hiçbir “pratik” mülahaza anayasal bir temel hakkı önceleyemez.” Bkz. Kumrulu, Emlak Vergisi, s. 553. 40 Bkz. Anayasa Mahkemesi, T. 31.05.2012, E. 2011/38, K. 2012/89. 41 Bkz. Anayasa Mahkemesi, T. 19.03.1987, E. 1986/5, K. 1987/7; Fakat o dönemki Danıştay kararlarında, Anayasa Mahkemesinin ret kararına esas aldığı bu gerekçenin aksine, tarh işlemine karşı açılacak davalarda söz konusu işleme dayanak yapılan komisyon kararlarının daha önce kesinleşmiş oldukları gerekçesiyle inceleme konusu yapılamayacakları görüşü hâkim olmuştur. Bkz. Şentürk, Dava Açma Hakkının Kullanıl(ama)ması, https://senturkhb.com/, (E. T.: 25.12.2023).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1