175 TBB Dergisi 2024 (174) Abdullah ARIKAN gari ölçünün altında beyanda bulunarak haklarında gerçekleştirilecek tarh işlemine karşı dava açma olanağına sahip bulunamamaktadır.42 Bu sebepledir ki ilerleyen süreçte Yüksek Mahkeme tekrar aynı konunun önüne gelmesi üzerine mevzu bahis düzenlemeyi Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.43 44 Dolayısıyla bu karar sonrası takdir komisyonlarının asgari ölçüde birim değeri takdiri işlemlerine karşı açılacak davalarda ehliyet yönünden diğer iptal davalarında olduğu üzere menfaat ihlali kriteri baz alınacak45 ve bahsi geçen işlemlere karşı artık menfaati ihlal edilen herkes dava açabilecektir.46 Ancak ilgili bakanlıklarca binalar için tak42 Şentürk, Dava Açma Hakkının Kullanıl(ama)ması, https://senturkhb.com/, (E. T.: 25.12.2023). 43 “Emlak vergisi mükelleflerinin ödeyeceği verginin hesaplanmasında esas alınan takdir komisyonu kararları idari bir tasarruf olduğu için buna karşı mükelleflere yargı yolunun kapatılması, Anayasayla güvence altına alınmış olan hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır.” Bkz. Anayasa Mahkemesi, T. 31.05.2012, E. 2011/38, K. 2012/89. 44 Mevzu bahis kısıtlamanın mükellef hakları açısından ciddi bir hukuka aykırılık taşıdığı hususunun uzunca bir süre her türlü zeminde dile getirilmesine rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin önüne oldukça geç götürüldüğü yönündeki eleştiri için bkz. Hakan Üzeltürk, “Anayasa Mahkemesi’nin Emlak Vergisi ile İlgili Kararı”, MHD, C. 8, S. 95, 2012, s. 11. 45 İdari yargılama hukukunda ehliyet konusunda objektif ve subjektif ehliyet şeklinde ikili bir tasnife gidilmektedir. İYUK’un 31. maddesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na yapılan atıf dolayısıyla iptal davası açılırken dava açacak kişi ya da kuruluşların dava ve taraf ehliyetlerine haiz olması gerekmekte ve sözü edilen ehliyetler objektif ehliyet başlığı altında değerlendirilmektedir. Bir de İYUK’un 2. maddesinden çıkarımsanan ve subjektif ehliyet olarak da adlandırılan ehliyet vardır ki bu da iptal davalarında menfaat ihlali kriterini ifade eder. Dolayısıyla idari yargı düzeninde iptal davası açılabilmesi için dava açan kişi ya da kuruluşun hem objektif hem de subjektif ehliyeti haiz olması gerekir. Aksi takdirde idari yargı mercii ilk inceleme aşamasında davayı ehliyet yönünden reddeder. Bkz. Gürsel Kaplan, “Danıştay Kararları ve İlgili Özel Yasal Düzenlemeler Çerçevesinde İdari Yargıda Ehliyet ve Husumet”, İÜHFM, C. LXIX, S. 1-2, 2011, s. 349-350; Selami Demirkol, “İdari Yargılama Usulü’nde Ehliyet Olgusu”, İHİD, C. 15, S. 1, 2012, s. 11 vd.; Zehreddin Aslan/İrfan Barlass/Kahraman Berk/ Nilay Arat/Mutlu Kağıtcıoğlu/Şebnem Sayhan/Mehmet Akif Bardakçı/Gamze Gümüşkaya/Halil Altındağ, Açıklamalı ve İçtihatlı İdari Yargılama Usulü Kanunu (Vergi Yargılaması Dahil), 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2020, s. 54-56; Bahtiyar Akyılmaz/Murat Sezginer/Cemil Kaya, Türk İdari Yargılama Hukuku, 9. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2023, s. 279 vd. 46 Hüseyin Karakoç, “Vergi Yargılamasında Davacı Sıfatı”, LYMD, S. 131, 2014, https://mevbankneo.lebibyalkin.com.tr/, (E. T.: 02.03.2024); Can/Bülbül, s. 887-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1