Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

234 Arabuluculuk İlk Toplantısına Geçerli Mazeret Göstermeksizin Katılmamanın Yaptırımı fıkrasında ve İMK m. 3/12 hükmünde “taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir” ifadesine yer verilerek tarafların geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmamasının süreci sona erdiren bir durum olduğu düzenlenmiştir. Ancak bu kuralın mutlak şekilde uygulanması arabuluculuğun doğasıyla bağdaşmaz. Diğer bir ifade ile, taraflardan biri ilk toplantıya gelmişse ve yeni bir toplantı düzenlenmesini ve sürece devam etmek istediğini belirtmişse, arabulucu süreci sona erdirmemeli ve yeni toplantı için tarafları tekrar davet etmelidir.24 Yapılan yeni davet üzerine taraflar toplantıya katılmış, ancak anlaşmaya varamamışlar ise, İMK’da öngörülen yaptırım uygulanamaz. Zira böyle bir durumda sürecin sona ermesi, toplantıya katılmamadan değil, anlaşma sağlanamamasından kaynaklanmaktadır. Tarafların geçerli bir mazeret göstererek toplantıya katılmaması hâlinde arabulucunun toplantı için yeni bir gün tayin ederek tarafları yeniden davet etmesi gerekir. Yapılan ikinci davet üzerine taraflar geçerli mazeret göstermeksizin katılmazsa, İMK’da öngörülen yaptırımın uygulanıp uygulanamayacağı sorulabilir. Bu soruya cevap vermeden önce, taraflardan sadece birinin katıldığı, diğer tarafın mazeret bildirerek katılmadığı toplantının nasıl nitelendirileceğinin tespiti gerekir. Kanaatimizce taraflardan sadece birinin katılmış olduğu bu toplantı, ilk toplantı değil, bir ön görüşme olarak nitelendirilmelidir. Gönderilen yeni davet mektubu üzerine yapılacak toplantı ise ilk toplantı olarak kabul edilmeli ve tarafların geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmaması üzerine söz konusu yaptırım uygulanmalıdır. IV. ARABULUCULUK İLK TOPLANTISINA KATILMAMANIN YAPTIRIMININ BAZI TEMEL HAKLARLA İLİŞKİSİ A. Mülkiyet Hakkı Anayasa’nın 35’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre, “Herkes, mülkiyet ve miras hakkına sahiptir”. Mülkiyet hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış temel haklardan biridir. Ancak mülkiyet hakkı da Anayasa’da koruma altına alınan diğer temel hak ve özgürlükler gibi 24 Mutlay, s. 146.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1