Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

256 Arabuluculuk İlk Toplantısına Geçerli Mazeret Göstermeksizin Katılmamanın Yaptırımı ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3’üncü maddesinin 12’nci fıkrasında değişiklik öngören 35’inci maddesine göre “bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekâlet ücretinin yarısına hükmedilir.” Yapılmak istenen değişiklik kanunlaşırsa, İş Mahkemeleri Kanunu’nun yanı sıra Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda da yeniden düzenleme yapılmış olacak ve arabuluculuk ilk toplantısına geçerli mazeret göstermeksizin katılmayan tarafa yaptırım uygulanmaya devam edecektir. Kanunda öngörülen yaptırımın uygulanabilmesi için taraflardan birinin ilk toplantıya katılmaması ve bu nedenle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi gerekir. Ayrıca ilk toplantıya katılmama geçerli bir mazerete dayanmamalıdır. Taraflardan biri geçerli bir mazeret göstererek toplantıya katılmamışsa, taraflara ulaşılamamışsa veya usulüne uygun davet mektubu gönderilmemişse söz konusu yaptırım uygulanmaz. Tarafın bildirmiş olduğu mazeretin geçerli olup olmadığı öncelikle arabulucu tarafından değerlendirilir. Mahkemede dava açılması hâlinde, taraflarca ileri sürülmüşse, mazeretin geçerliliği hususunda nihaî karar mahkeme tarafından verilir. Mahkeme mazeretin geçersiz olduğuna kanaat getirirse Kanun’da öngörülen yaptırıma hükmetmek zorundadır. Zira mahkemenin yaptırımı uygulayıp uygulamama hususunda takdir yetkisi bulunmamaktadır. HMK m. 327/1 uyarınca davanın gereksiz yere uzamasına neden olan tarafın, davada haklı çıksa dahi yargılama giderlerinden sorumlu tutulup tutulmayacağına ilişkin mahkemeye takdir yetkisi verilmişken, arabuluculuk gibi esnek ve taraf iradesinin egemen olduğu uyuşmazlık çözüm yönteminde takdir yetkisi tanınmaması bir çelişki teşkil eder. Yargılama giderlerinden sorumlu tutulma ve lehine vekâlet ücretine hükmedilmeme yaptırımı ile tarafların toplantıya katılmasının sağlanması, toplumsal farkındalığın artırılması, arabuluculuk yöntemine işlerlik kazandırılarak yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi amaçlanmaktadır. Ancak söz konusu yaptırım amaca ulaşma hususunda ölçüsüz olduğundan hak arama özgürlüğünü ve mahkemeye erişim hakkını ihlâl etmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1