300 Muris Muvazaası Davalarında 5403 Sayılı Kanun’un Uygulanması Sorunu yürürlükten kaldırılmıştır.9 (6537 sayılı K. m. 9). Bu konu artık 5403 sayılı Kanun hükümleriyle düzenlenmektedir. Buna göre mirasa konu tarım arazilerinde esas olan mülkiyetin devridir (TKAKK m. 8/B-1). Mülkiyetin devri, genel miras hukuku kurallarından ayrı olarak tarım arazilerinin mirasçılar arasında paylaşılmayarak, mirasçılardan birine veya bazı şartlarda birkaçına, aile malları ortaklığına, limited şirket ya da üçüncü kişiye devrini sağlamaya yönelik bir sistemdir.10 Böylece terekede yer alan diğer mallardan farklı olarak, istisnai nitelikte bir düzenlemeye tabi tutulan tarım arazileri bakımından, mirasçıların istedikleri biçimde ve sürede paylaşma hakları sınırlanmıştır.11 5403 sayılı Kanun, tarımsal arazi büyüklükleri bakımından iki tanımlama yapmıştır. Bunlardan ilki asgari tarımsal arazi büyüklüğü, diğeri yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğüdür. Asgari tarımsal arazi büyüklüğü, bir çiftçi ailenin üretim faaliyeti ve girdileri rasyonel olarak kullandığı takdirde, geçinebileceği verimliliği sağlayacak büyüklüktür (TKAKK m. 3/h). Bu büyüklüğü belirleme ve gerekirse artırma yetkisi, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özelliklerini göz önünde tutmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı’na verilmiştir (TKAKK m. 8/II). Buna göre asgari tarımsal arazi büyüklü9 Yürürlükten kaldırılan bu hükümler de tarımsal işletmeler bakımından mirasçıların terekedeki tüm mallar üzerinde eşit hakka sahip olduğu kuralının (TMK. m. 649/I) istisnasını teşkil ediyordu ve bu istisnanın nedenleri Saymen tarafından şöyle ifade edilmiştir: “Böyle bir istisnanın kabulünden maksat, toprağın borçlanmasına mâni olmak, zerredilecek toprağı işletmeğe en ziyade ehil olan kimseye tahsis etmek ve bilhassa bir bütün teşkil eden ziraî malları mirasçılar arasında dağıtıp “cüce çiftlikler”in meydana gelmesine mâni olmaktır… millî bir gelir kaynağı olan ve memleketimizin en mühim bir servet şeklini teşkil eden bu ziraî mallar gayet ufak parçalara bölünecek ve bunlardan eskisi gibi istifade olunamayacaktır; yâni hem millî iktisat zarar görecek ve hem de bu parçalanma yüzünden bunlara sahip olanlar kâfi derecede faydalanamayacaklardır.” (Ferit Saymen, “Zirai Miras Hukuku”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. 4, S. 4 (1944), s. 356; aynı yönde Yavuz/Topuz, 671). Yavuz/Topuz ayrıca, değişikliklerle birlikte Türk Medenî Kanunu’nun m. 659 vd. hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasını eleştirmiş, 5403 sayılı Kanun’un ortaya çıkan sorunları çözmekte yetersiz kaldığını ve TMK’daki miras hukukuna ilişkin bu hükümlerinin yürürlükten kaldırılmış olmasının daha büyük sorunları ve boşlukları beraberinde getireceğini ifade etmiştir (Yavuz/Topuz, s. 669). 10 Osman Levent Özay, Tarımsal İşletmelerin ve Arazilerin Miras Yoluyla İntikali, Yetkin, Ankara 2015, s. 150. 11 Özay, s. 150; Eren/Yücer Aktürk, s. 645; Yavuz/Topuz, s. 687.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1