Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

310 Muris Muvazaası Davalarında 5403 Sayılı Kanun’un Uygulanması Sorunu muvazaalı işlemler aleyhine sadece saklı paylı mirasçıların dava açması gerektiği, tüm mirasçıların buna yönelik dava açabilmesinin mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünü kısıtladığı görüşü gelmektedir.43 Aynı yöndeki diğer görüş, tüm mirasçılara muvazaa sebebiyle dava açma hakkı tanınmasının, TBK ile TMK arasında bağlantı kuran, resmi belgelerde ispatla ilgili olan, belirli şartlarda iki kanun hükmünün uygulanmasına yönelik TMK m.7’ye olacağını ifade etmektedir.44 Bu görüş ayrıca muris muvazaasını ileri sürmenin dürüstlük kuralı (TMK m. 2) ile sınırlı olması gerektiğini, bir tarım arazisinin konu olduğu davadaki muris muvazaası iddiasının kabul edilmesi halinde, arazinin parçalanacağı, ekonomik olarak büyük kayıpların otaya çıkacağı örneği ile ortaya koymaktadır.45 Diğer bir görüş ise uygulamanın “adalet duygusuna ve ahlaki duyarlılığa” uygun olmakla birlikte, Medeni Kanunumuzun saklı payları koruyan sistemine aykırı olduğunu belirterek, özellikle miras bırakan işlemi muvazaalı yapmak yerine geçerli biçimde yapsaydı, hiçbir hakka sahip olmayacak saklı payı bulunmayan mirasçılar ile saklı payları dışında bir şey elde edemeyecek saklı paylı mirasçıların, fazladan hakka sahip olmalarına yol açtığı için eleştirmektedir.46 Yine doktrinde 01.04.1974 tarih ve 1974/1-2 sayılı İBK’dan sonra miras hukukunda saklı payı daraltan değişikliklerin yapıldığı ve bunun muris muvazaası uygulamasına yansımadığı, bu uygulamanın mirasçıyı koruduğu ancak miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü sınırladığı için onu farklı arayışlara yönelttiği, muris muvazaasının yeniden değerlendirilerek daha adil bir çözüm bulunması gerektiği de ifade edilmektedir.47 Tüm bu eleştiriler, Yargıtay’ın yaklaşımında bir değişikliğe yol açmamıştır. Bununla birlikte muris muvazaası uygulamasında, 5403 sayılı Kanun’un tarımsal arazilere yönelik olarak miras hukuku hülikle kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla kullanıldığını, kararla somut olay adaletinin (hakkaniyet) sağlandığını, muvazaalı işlem taraflarının davranışının ahlaka aykırı olduğunu ve dürüst bir yoldan gerçekleşmeyen kazanımın korunmayacağını ifade etmektedir. Aynı yönde, Atamulu, s. 258, 259; Topuz, s. 711. 43 Karayalçın, 1991, s. 230; Yılmaz, 2021, s. 176, 177. 44 İbrahim Kaplan, “Muris Muvazaası”, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Özel Sayı Prof. Dr. Turhan Esener’e Armağan, C. 15, S. 1, 2016, s. 363. 45 Kaplan, s. 368. 46 Dural/Öz, N. 1155. 47 Sert Sütçü, s. 94.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1