356 Bir Anti-Doping Kural İhlali Olarak Bulunabilirlik Kusurları Gecikme süresi belirlenirken dopingle mücadele komisyonunun hızlı hareket etme ihtimali dikkate alınmaz. Normal zaman dilimi içerisinde hareket etmesi yeterlidir.85 Ayrıca CAS’a yapılan başvurular doping kontrol sürecinin bir unsuru değildir.86 Türkiye özelinde, Federasyon disiplin kurullarında verilen karar sonrası Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kurulu’na itiraz edilmesi halinde, Tahkim’de geçen sürelerin doping kontrol sürecinin bir parçası olarak ele alınması her somut olay özelinde değerlendirmeye alınmalıdır. Aksi halde adil olmayan sonuçlar çıkmaktadır.87 85 Arbitration CAS 2018/A/5581 Filip Radojevic v. Fédération Internationale de Natation (FINA), award of 10 July 2018; Arbitration CAS 2020/A/7526 World Athletics (WA) v. Salwa Eid Naser & CAS 2020/A/7559 World Anti-Doping Agency (WADA) v. WA & Salwa Eid Naser, award of 30 June 2021. 86 Arbitration CAS 2018/A/5581 Filip Radojevic v. Fédération Internationale de Natation (FINA), award of 10 July 2018; Arbitration CAS 2020/A/7526 World Athletics (WA) v. Salwa Eid Naser & CAS 2020/A/7559 World Anti-Doping Agency (WADA) v. WA & Salwa Eid Naser, award of 30 June 2021. 87 Bulunabilirlik kusuruna ilişkin anti-doping kural ihlali olan bir vakada, Türkiye Atletizm Federasyonu Disiplin Kurulu 2023/2 Esas, 2023/2 Karar, 04.03.2023 Tarihli kararı ile sporcuya hak mahrumiyeti yaptırımı uygulamamıştır. Bu karara karşı Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kurulu’na itiraz edilmiş ve 2023/61 Esas, 2024/38 Karar, 21.02.2024 Tarihli karar ile sporcuya bir yıl hak mahrumiyeti cezası verilmiştir. Cezanın infazının karar tarihi olan 21.02.2024 tarihinden itibaren infazına karar vermiş ve üçüncü bulunablirlik kusuru tarihi olan 01.04.2022 tarihinden itibaren de sonuçların iptaline karar verilmiştir. Tahkimde karar yaklaşık on ay sonra verilmiştir. Bu gecikmenin hiçbir makul açıklaması yoktur. Sporcu 01.04.2022 tarihinden itibaren de hiçbir müsabakaya katılmamıştır. Tedbir kararı olmasa da fiilen müsabakalara alınmamıştır. Maalesef federasyonların sadece bu vakada değil, diğer vakalarda da aynı tutumu sergilediği görülmektedir. Süreç iki yıl sürmüştür. Geçmişte bir tarih belirlenmemesi ve sonuçların bu şekilde iptal edilmesi sporcunun alabileceği maksimum iki yıl hak mahrumiyeti süresini dahi aşmıştır. 01.04.2022 tarihinden yaptırımın infazının son bulacağı 21.02.2025 tarihine kadar sporcu, spordan uzak kalmıştır. Sporcu tarafından yaptırım tarihinin geçmişte bir tarih olarak belirlenmesi ve sonuçların adalet ilkesi çerçevesinde iptal edilmesi dile getirilmese de yargılama kurumu tarafından bu hususların dikkate alınması adalet ilkesi gereğidir. Davayı aydınlatma yükümlülüğü hukuk ayrgılamasında varken anti-doping yargılamlarında olmadığını ileri sürmek kabul edilemez. Nitekim anti-doping yargılamaları niteliği itibari ile kamunun displin veya ceza yargılamalarına daha yakındır. Sporcu kusurunun bu kadar düşük tespit edildiği Tahkim yargılamasında, bu şekilde bir karar verilerek sporcunun 3 yılının kayıp olmasına sebep olunmuştur. Bu ise somut vaka özelinde “adalet” duygusunu ciddi bir şekilde ihlal etmiştir. Diğer taraftan, yargılamanın makul süre içerisinde yapılmamasının acı sonucu da bu vakada görülmektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1