393 TBB Dergisi 2024 (174) Mehmet Mert ÖZYILDIRIM likin keyfiyetine bırakabileceğinden eleştirilebilir. Keyfiyetin önüne geçebilmek adına define bulan kişi, hakkaniyete aykırı bir paylaşım yapıldığını düşünüyorsa derhal hukuk mahkemelerine başvurmalıdır. Böylesi bir durumda, mahkemenin bizzat bilirkişi eliyle definenin değer tespitini yaptırıp gerçek değer üzerinden hakkaniyete uygun bir ödül miktarına hükmetmesi gerekir. Ödül alacağının gündeme gelebilmesi, öncelikle hukuki açıdan bir definenin keşfedilmiş olmasına bağlıdır. Bir eşyanın hukuken define olarak nitelendirilebilmesi için buluntunun; taşınır bir mal olması, uzun zaman önce gömülmüş veya saklanması, belirli bir değere haiz olması ve malikinin tespit edilememesi şarttır. Ayrıca TMK m. 773 ile define niteliğinin elde edilebilmesi açısından eşyanın bilimsel nitelik taşımaması şeklinde müstakil bir olumsuz koşul da öngörülmüştür. Böylelikle bilimsel değer taşıyan, bir diğer ifadeyle, korunması gerekli kültür ya da tabiat varlığı olarak değerlendirilebilecek eşyalar Türk Medeni Kanunu’nca define kapsamı dışında tutulmuştur. Bu şekilde, korunması gerekli görülmeyen kültür ve tabiat varlıklarının hukuken define olarak nitelendirilebileceği sonucu karşımıza çıkmaktadır. Günümüzden en az 100 yıl öncesi bir döneme ait olmayan etnografik nitelikteki kültür varlıkları ile son altı Osmanlı padişahına ait sikkelerin, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları arasında yer almadığı doğrudan doğruya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda ifade edilmektedir. Bunların dışında, müze müdürlükleri tarafından kurulacak değerlendirme komisyonları tarafından KTVKK kapsamında olmadığına karar verilen eserler de hukuken define olarak değerlendirilebilir. Bir istisna olarak, değerlendirme komisyonunca korunması gerekli nitelikte olduğu tespit edilip; müze koleksiyonlarını tamamlayıcı nitelikte olmadığına karar verilerek bulan kişiye iade edilen kültür ve tabiat varlıklarının da define olarak ele alınması söz konusu olabilir. Zira teşhir, bakım, onarım ya da restorasyon işlemlerinin bizzat müzeler eliyle yapılmasına gerek görülmeyen bu varlıklar üzerinde belirli koşullara uyulması kaydıyla özel mülkiyet kurulabilmesine imkân sağlanmıştır. Son olarak ruhsatlı bir şekilde define aranmasıyla kültür ve tabiat varlığı aranması arasında büyük farklar olduğu vurgulanmalıdır. Türk hukukunda gerçek ve tüzel kişiler tarafından ruhsatlı bir biçimde
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1