Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

431 TBB Dergisi 2024 (174) Utku SARUHAN Türev sözleşmeler hukukunu bir alt hukuk dalı olarak nitelendirmeye yönelik bu varsayımların pek çok noktayı açıkta bıraktığını kabul etmek gerekir. Öncelikle finansal kuruluşlar arasında tezgâhüstü piyasalarda kurulan türev sözleşmelerin var olması bu alana sadece organize piyasalarda işlem gören türev sözleşmelerin tabi olduğu kuralların ötesine taşıyarak bir hukuk alanı etkisi kazandırmaktadır. Diğer yandan bankacılık düzenlemelerinin ve küçük yatırımcıları koruma düzenlemelerinin türev sözleşmeler üzerinde doğrudan farklı etkiler doğurabilmesi de bu alanın müstakil bir hukuk dalı olarak nitelendirilmesi sonucu doğurmaktadır. Benzer şekilde tarım ürünlerinden başlayarak iklim değişikliklerine kadar geniş bir skalada spesifik dayanak varlıklarına dayalı sözleşmelerin bulunması sözleşmelerin farklı otoritelere ve düzenlenmelere tabi kılınması sonucunu doğurmuştur.104 Bu konuda bir diğer dikkat çekilmesi gereken konu türev sözleşmelerin düzenlenmesi, niteliği, ilişkilerin niteliği gibi pek çok konuda çalışmalar yaratan uluslararası organizasyonların kurulmuş olmasıdır. Bu organizasyonlar tarafından ortaya konulan standart çerçeve türev sözleşmelerin oluşturulması ile düzenlemelerin geliştirilmesi, katılımcıların öngörülen etik standartlara uyumu, piyasaların etkinliğine ilişin teşvikler, aracı kurumların müşterilerin çıkarlarını korumaları bu alana bilgi birikimi ve amaç katmaktadır. Türev sözleşmeler hukukunu sermaye piyasasının altında bir hukuk alt alanı olarak değerlendiren genel yaklaşımın, türev sözleşmeler ekosistemindeki unsurları tam olarak karşılamadığı, bu nedenle türev sözleşmeler hukukunun bağımsız bir hukuk dalı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu sözleşmelerin ayrı bir düzenleme çerçevesinde spesifik olarak düzenlenmemiş olması, ulusal hukuk sistemlerinde birer sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilmelerinin türev sözleşmeler hukukunun bağımsız bir hukuk dalı olarak ele alınması önünde engel teşkil etmeyeceği kanısındayız. Pozitif hukukta da bu sözleşmelerin özelliklerinden ötürü farklı değerlendirmelere tabi kılınması gerekliliği doğmuştur. Bu sözleşme104 Örneğin 1958 yılında ABD’de dönemin popüler mısır vadeli işlem sözleşmeleri kullanımında düşüşe sebep olmaları ve manipülatif faaliyetler ile ters etki yaratmaları sebebiyle, soğan vadeli işlem sözleşmelerinin dayanak varlık olarak ele alınması geçerliliğini halen sürdüren Onion Futures Act düzenlemesi ile yasak kılınmıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1