Türkiye Barolar Birliği Dergisi 174. Sayı

47 TBB Dergisi 2024 (174) İbrahim H. SEYDİOĞULLARI Uyuşturucu ticareti suç örgütlerinin kendilerine özgü ve yazılmamış kuralları mevcuttur. Suç organizasyonu yöneticileri, yapacakları bir uyuşturucu ticaretinde kendine denk veya daha güçlü ulusal veya uluslararası ittifaklara katılmak, hatta terör örgütlerini yanında görmek ister. Bu, “piyasada” güçlü görünebilmek ve ona hâkim olabilmek, kendi güvenliğini sağlayabilmek, yasa dışı sevkiyatın tespit edilme ihtimalini azaltmak, sevk zinciri ve bunun sürekliliğini güvenceye alabilmek, daha fazla uyuşturucu madde satın alabilmek, satabilmek ve para kazanabilmek adına adeta zorunluluktur.21 Ülkemizde uyuşturucu kaçakçıları bu ortaklığa, Osmanlıcada pay anlamına gelen “sehem” adını vermektedir. Uyuşturucu kaçakçılığı örgütleri hiyerarşik unsurları açısından, hukukumuzda tanımlanan diğer mafya tipi yapılanmalardan ayrılmaktadır. Genel manada ifade edecek olursak, uyuşturucu organizasyonlarının hiyerarşik yapısı daha yumuşaktır. Hiyerarşi, yapılacak işin bedeli ödenerek sağlanır. Bu bedel aynı zamanda sadakate ve sessizliğe yönelik güdülemedir.22 Örneğin, karşılığı ödenmeden uyuşturucu maddenin nakli veya bir yerde depolanması söz konusu olamaz. İşinin karşılığını alamayan veya cezaevi sürecinde yardım görmeyen örgüt üyesi, sessiz kalmayacaktır. Organizasyonlarda düşük yoğunluklu bir hiyerarşi bulunmasına rağmen, köşe kapma, köşelerde hakimiyet sağlama ya da kapılan köşelerin genişletilmesi veya pazar konumunu güçlendirme arzusu nedeniyle, kuralların ihlali veya uyumsuzluk durumları sert karşılık vermeyi gerektirmektedir. Yasa dışı ticarette verilen sözlerin tutulmaması durumunda, kaybedilen para veya ürün için yasal mahkemelere başvuru yapılmamaktadır.23 Ülkemizdeki uyuşturucu suç organizasyonları arasındaki karşıtlıklar hemen şiddete dönmemektedir. Şiddet ve rekabetçi potansiyelin gereği olarak ve ihtilafların çözümü için deyim yerindeyse gayriresmi mahkemeler kurulmaktadır. Uyuşturucu kaçakçıları bu sözde mahkemelere “cemaat” adını vermektedir. An21 Naylor, (n 14) s. 13. 22 Naylor, (n 14) s. 21. 23 Bunun çok nadir de olsa tersi örnekleri görülmektedir. 2000’li yıllarda Van Adliyesi’ne dilekçe veren bir vatandaş, sattığı eroinin karşılığını alamadığı için dolandırıldığını beyan etmişti, bkz. Erdinç, (n 19) s. 326.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1