Türkiye Barolar Birliği Dergisi 175.Sayı

171 TBB Dergisi 2024 (175) Cengiz Ozan ÖRS alandaki sit korumasının başlamasını sağlar. Bu sit koruması ise özel planlama kural ve araçları ile sit irtifaklarıyla gerçekleşmektedir. Sit kavramının başlıca dayandığı motivasyon, bu alanların imar hukukunun ve planlamanın genel kurallarıyla korunamayacak olmasıdır. Bir alanın sit olarak belirlenerek sit koruması altına alınması özel kurallara tabi tutulmasını gerektirmiştir. Sit koruması için getirilen bu özel planlama kural ve araçları, başka hiçbir koruma alanı için söz konuşu değildir. Sit alanlarına özgü planlama kural ve araçları 2863 saylı Kanun’un 17’nci maddesinde düzenlenmiş, korumadan ve planlamadan sorumlu idarelere yüklenen görevler belirli sürelere bağlanmıştır. Sit alanlarının korunması amacıyla yapılması istenilen idari işlemler için 17’nci maddede süre koşulu getirilmesi korumanın gereği olduğu gibi mülkiyet hakkının kullanımının belirsizlik içinde bırakılmamasının da gereğidir. Temel hak ve hürriyetlerden biri olan mülkiyet hakkı, özüne dokunulmaksızın ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir (Anayasa m.13; m.35/2). Bu temel prensibe uygun olarak, Anayasa’nın “tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması” kenar başlıklı 63/2’nci maddesinde bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamaların kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna karşın, sit korumasına ilişkin mevzuatta mülkiyet hakkını sınırlandırıcı nitelikte olmasına rağmen normlar hiyerarşisi ve kanunla sınırlama prensibiyle bağdaşmayan, hukuka uygunluğu tartışmalı düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelere çalışmamızın ilgili kısımlarında değinilmiştir. Yukarıda açıklamalar ışığında, bu çalışmanın birinci bölümünde sit kavramı ve unsurları, sit türleri, sit kavramından ayrı kavramlar olmakla birlikte sitin kavramsal çerçevesinin çizilmesinde göz önüne alınması gereken koruma alanı, kültür ve tabiat varlığı ile onu koruyucu nitelikteki korunma alanı, ören yeri ve etkileşim geçiş sahası kavramları sit kavramı açısından incelenmiştir. İkinci bölümde bir alanın sit olarak belirlenmesini sağlayan sit (tescil) kararı idari işlemin öğeleri üzerinden değerlendirilmiş, sit kararının hukuki niteliği tartışılmıştır. Üçüncü bölümde ise, önce sit kararının duyurulması ve bu arada ilan işleminin hukuki niteliği tartışılmış, son olarak sit kararının hukuki sonuçları incelenmiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1