Türkiye Barolar Birliği Dergisi 175.Sayı

188 Sit Kavramı ve Bir Alanın Sit Olarak Belirlenmesi (İdare Hukuku Açısından Bir İnceleme) kullanılmış, sit, bunlardan ayrı bir kavram olarak düzenlenmiştir.72 Danıştay’a göre, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma alanları sit alanlarından farklılık arz eder.73 Yine Danıştay’a göre, kültür ve tabiat varlıkları sitten farklı olup korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bir değeri ifade ederken, sit alanı mekânsal durumu; yani arz üzerindeki statüyü ifade eder.74 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 1995 tarihli kararında,75 arkeolojik sit alanının kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma alanlarını bünyesinde barındıran bir bütün, alan olduğunu belirtmiştir. Bir sit türü olarak doğal sit de taşınmaz tabiat varlığından ayrıdır. Tabiat varlığı mağara, anıt ağaç ve ağaç toplulukları gibi korunması gereken doğal varlıkları ifade ederken, doğal sit korunması gerekli doğal bir alanı ifade eder.76 22.01.2004 tarihli ve 42 sayılı İtalyan Kültürel ve Peyzaj Mirası Kanunu’nda77 da sit ve (tekil) kültürel varlık ayrımı yapılmıştır (m.110). Buna karşılık, sitin eski eser; kültür/tabiat varlığı olduğu H. Fevzi Karagözoğlu, İbrahim Sönmez, Turgay Karagözoğlu, Taşınır- Taşınmaz Eski Eserler Hukuku, Hukuk Merkezi Yayınları, Ankara 1989, s. 19-21; Sancakdar, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Hukuku, s. 35 vd. Kültür varlığı kavramı için ayrıca bkz. Evindar Yeşilbaş, “Kültür Varlıkları Açısından Sanat Tarihinin Önemi ve Temel Meseleleri”, iç. Kültürel Miras (Kültür Varlıkları) Hukuku, Seçkin, Ankara 2022, s. 99 vd; Yücel Oğurlu, “Kültür Varlıkları Konusunun Hukuk Disiplinindeki Yeri,” iç. Kültürel Miras (Kültür Varlıkları) Hukuku, Seçkin, Ankara 2022, s 33 vd. 72 Kanun, 6. maddesindeki “sit alanı icinde bulunan tasınmaz kultur varlıkları” ibaresiyle, sit kavramını korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak görmemiştir. Bkz. Özel, 5226 sayılı Kanun Üzerine, s. 123-124. TKVSTTY’nın adından da görüleceği üzere Yönetmelik kültür varlıkları ile sitleri ayrı kavramlar olarak ele almıştır. Nitekim KAİP tanımında yer alan “bu Kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla” ibaresi de bu ayrımı doğrulamaktadır. 73 Bkz. Dnş. 6. D., T. 13.11.2015, E. 2015/4974, K. 2015/6691, Danıştay Dergisi, S. 141, 2016, s. 126-127. 74 Bkz. Dnş. 6. D., T. 25.05.2021, E. 2017/5369, K. 2021/6750; Dnş. 6. D., T. 16.06.2021, E. 2019/11484, K. 2021/8418, https://karararama.danistay.gov.tr, (E.T.: 26.03.2022). 75 YHGK., T. 12.4.1995, E. 1995/7-231, K. 1995/337. Bkz. Gündel, s. 60. 76 Bkz. https://tvk.csb.gov.tr/sss/dogal-sit, (E.T.: 28.3.2023). Fransız Danıştay’ı Conseil d’Etat’nın 2 Mayıs 1975 tarihli “Mme Ébri” kararına göre, doğal anıt ile yüz ölçümü küçük bir öğe ya da öğe kümesi anlaşılırken, sit, çok daha geniş alanları kaplayabilir. Bkz. Öğütçü, Çevre Kolluk İşlemleri, s. 38. 77 Code of the Cultural and Landscape Heritage. Bkz. https://whc.unesco.org, (E.T.: 21.03.2023).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1