Türkiye Barolar Birliği Dergisi 175.Sayı

213 TBB Dergisi 2024 (175) Cengiz Ozan ÖRS nunda derecelendirme yapılıncaya kadar önlem niteliğinde bu karar alınmıştır. Aslında bu çözüm yoluna başvurulmasının yasal düzenleme eksikliğinden kaynaklandığı söylenebilir. Zira şekil unsurunda, kültürel sitler yönünden tespit işleminin olası tescil işlemine kadar alanın tahribatının önlenmesi için sonuçlar doğurduğunu görmüştük. Salt sağlıksız kullanım ve yapılaşmanın önlenmesi amacıyla bir alanın kalıcı olarak doğal sit olarak belirlenmesi hukuka aykırıdır.208 bb. Kentsel sit ölçütleri TKVSTTY’de kentsel sit ölçütleri seçimlik olarak, “korunması gerekli kültür varlığı özelliği gösteren tek yapıların yoğunluk, mimari, tarihi bütünlük göstermesi ya da geleneksel kentsel dokuyu bir bütün halinde yansıtması” biçiminde düzenlenmiştir (m. 4/1-ç). Birinci ölçüt uyarınca tek yapıların yoğunluk, mimari, tarihi bütünlük göstermesi gerekir. Çokluk değeri olarak da ifade edilen yoğunluk, belli bir yapı türünün alandaki sayısıyla ilgilidir. Çok rastlanan bir kültür varlığı türü ya da yapı tekniği, tarihsel bir dönemin tipik ve başat öğesi olarak önem kazanır.209 Tarihi yerleşim, onu oluşturan bileşenlerin yoğun ve homojen olarak bulunduğu bölgelerdir.210 Mimari bütünlüğe gelince, tarihi yerleşimlerde mimari yapıların oran ve boyutları bütüne uygun olup tüm bileşenler uyum içindedir. Tarihi yerleşimde yer alan binaların sergiledikleri mimarlık üslupları, mekân tasarımları, yapım teknikleri ve ahşap oymacılığı, duvar resmi gibi bezemelerin kalitesi yörenin mimari kimliğini ve bütünlüğünü ta208 Madran’a göre, “bir alanın doğal sit ilan edilmesi, her zaman onun, ülke ölçeğinde taşıması gereken üstün değerlerinden kaynaklanmamakta; tescil işlemi başka araçlarla durdurulamayan bir yapılaşma eylemine karşı kullanılan bir araç olmaktadır. Bu ise, doğal sitlerin tespitindeki bilimselliği olumsuz biçimde etkilemektedir. Bu alanlar, nitelikleri ne olursa olsun, hızlı kentleşme ve ikinci konut olgusuna karşı bir kalkan olarak görülmekte, bu husus tespit ve sınıflandırmalarda aranması gerekli “nesnellik” ve “bilimsellik” yaklaşımlarına gölge düşürmektedir. Bkz. Madran, TKTVK ve Yargısal Denetim, s. 193. Sancakdar, “yapılaşma baskısını azaltma amacıyla doğal sit kararı alınıp alınamayacağı” olarak adlandırdığı bu sorunu amaç unsurunda ele almıştır. Sancakdar’ın belirttiği üzere, KTVKK’da sit alanları belirlenmesinde böyle bir ölçüt ve yetki verilmemiştir. Bir alanın sit olarak belirlenmesi ancak ve sadece o alanın sit niteliği ve ölçütlerini taşıması koşuluna bağlıdır. Bkz. Sancakdar/Yağcı/Taşyıldız/Çırak, s. 819 vd., 824. 209 Madran/Özgönül, Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması, s. 71. 210 Ahunbay, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, s. 121.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1