217 TBB Dergisi 2024 (175) Cengiz Ozan ÖRS özellikle III. derece arkeolojik sitler yönünden Mahkemece değerlendirilebilecek bir husus olup Mahkemenin mutlaka bilirkişi raporundaki kanaate dayalı bir karar vermesi gerekmemektedir.223 III. derece arkeolojik sitlere ayrı bir vurgu yapmak gerekmektedir. Yukarıda TKVSTTY m. 4 hükmünden gördüğümüz üzere, bir alanın III. derece arkeolojik sit ölçütünü taşıyabilmesi için seçimlik iki ölçütten en az birine sahip olması gerekir. Bunlardan birincisi kültür varlığı veya kalıntısı bulunma olasılığı olan bir alan olmasıdır. Bu olasılıktan bahsedebilmenin ise bazı dayanakları olması gerekir. Bu dayanaklar ender rastlanılan buluntular ve/veya bilimsel araştırmalar, çevresel gözlemler ile bilimsel varsayımlardır. İkinci ölçüt ise alanın I. ve II. Derece Arkeolojik Sitlerle etkileşim içinde ve bu alanların korunmasında uzun ya da kısa vadede kamu yararı olan alanlardan olmasıdır. Bir alan, ölçütlerini karşılaması durumunda ya ilk elden ya da Mahkemece I. yahut II. derece arkeolojik sit kararının iptal edilmesinden sonra III. derece arkeolojik sit olarak belirlenebilir. Bir başka deyişle, gözle görülür, somut kalıntı bulunmaması nedeniyle I. ya da II. derece arkeolojik sit olarak belirlenemeyen bir alan otomatik olarak III. derece arkeolojik sit olarak da belirlenmemelidir. III. derece arkeolojik sitler kesin yapılaşma yasağına tabi olmayan, inşaat izni verilebilen 223 Yukarıda değindiğimiz Danıştay kararıyla (E:2019/8611, K:2020/1114) kararı bozulan Mahkeme, dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu alanın I. derece arkeolojik sit alanı özelliklerini gösterdiği ve sit kararının devamında kültürel ve bilimsel açıdan kamu yararı bulunduğu kanaatine varılan bilirkişi raporu doğrultusunda sit kararının (I. derece arkeolojik sit) iptali istemiyle açılan davanın reddine karar vermiştir. Danıştay ise aynı alanda bulunan taşınmazlar ile ilgili ve yine dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan diğer davalarda söz konusu bilirkişi ek raporları doğrultusunda verilen iptal kararlarının onandığını, bu davaların dava konusu parsel ile aynı adadaki taşınmazlar hakkında açılmış olması sebebiyle, bakılmakta olan davada yeniden bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç bulunmadığını belirterek dava konusu parselin de içinde bulunduğu alanın I. derece arkeolojik sit alanı özellikleri göstermediği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görmemiş ve bozma kararı vermiştir. Mahkemenin davanın reddi kararına dayanak aldığı bilirkişi raporunda, gözle görülür somut kalıntı olmamasına rağmen hatalı olarak alanın I. derece arkeolojik sit özelliği gösterdiği kanaatine varılmıştır. Arkeolojik sit dereceleri ölçütleri TKVSTTY’de objektif bir hukuk kuralı olarak düzenlendiğinden, İdare Mahkemesi hatalı bilirkişi raporunu karara esas almak yerine dava konusu I. derece arkeolojik sit kararının iptaline karar verebilirdi.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1