Türkiye Barolar Birliği Dergisi 175.Sayı

66 Cumhuriyet’ten Bugüne Eşitlik İlkesi: Cinsiyet Bağlamında Bir Değerlendirme III. GELENEKSEL CEZA HUKUKUNUN MODERNLEŞME SÜRECİ Kadının insan haklarına dair yapılmak istenen iyileştirmeler, her daim bir direnç ile karşılaşmıştır. Özellikle cinsel suçlar bakımından yapılan düzenleme ve normlar toplumun tepkisi ile karşılaşmış olup bu tepki din, gelenek, kültür ve ahlak yargılarından bağımsız değildir. Ataerkilliği besleyen bu yapılar ceza hukukunun yapılanmasında da büyük rol oynamıştır.105 Yıllar içinde gelişen insan hakları algısı ceza hukukunda da karşılık bulmuş ve dünden bugüne birçok düzenlemede kadın hakları ve eşitlik temelli değişiklik yapılmıştır. İlk olarak belirtmek gerekir ki, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesi tekrarlanarak kanun sistematiğinde yerini almıştır.106 Ancak zaten Anayasa’da koruma altına alınan bir hak ve ilkenin bir kez daha kanunda yer almasında isabet görülmemiş olup kanundaki bu yenilik eleştiri konusu olmuştur.107 Önceki kanunda olmayıp TCK’ya eklenen konuyu ilişkin bir diğer düzenleme de ayrımcılık suçu108 olmuştur. Suça ilişkin olarak dikkat edilmesi gereken iki husus bulunmaktadır: Birincisi hükümde ayrımcılık temelleri sınırlı sayıda sayılmakta olup, kanunilik ilkesi gereği sayılan temeller dışındaki bir başka neden suça konu teşkil etmeyecektir. İkincisi ise, suçun bu sayılan temeller bağlamında işlenip işlenmediğinin tespit ve ispatı da ayrı bir zorluk oluşturmaktadır.109 Zira diğer kanunların bazı 105 Türkan Yalçın, Türk Ceza Hukukunda Kadın, Savaş Yayınevi, Ankara, 2019, s.83 106 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 3/2: “Ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz” 107 Nur Centel, “Yeni Türk Ceza Yasası ve Kadın”, s.6, http://nurcentel.com/Makaleler/Yenitckvekadin.Pdf Erişim Tarihi:24.01.2024 108 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 122: “(1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 109 Ahmet Caner Yenidünya, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Ayırımcılık Suçu”, Çalışma ve Toplum Ekonomi ve Hukuk Dergisi, İstanbul 2006, C.4, S.11, s.112

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1