70 Cumhuriyet’ten Bugüne Eşitlik İlkesi: Cinsiyet Bağlamında Bir Değerlendirme 765 sayılı TCK’nın 429. maddesinde132 düzenlenen kız ve kadın kaçırma133 suçuna ilişkin hükümde öncelikle mağdurun reşit olup olmama durumuna göre bir ayrım yapılmış, sonrasında ise, kadının evli olma durumu ağırlaştırıcı neden sayılarak buna göre bir ceza oranı belirlenmiştir.134 Böylece bir erkeğin “malı” olarak görülen evli kadın, hukuken de daha fazla korunmaya değer görülmüştür. Suç ile korunun hukuki değerin herkes için eşit özgürlük olması gerekirken kanun koyucu evli-evli olmayan kadın arasında bir eşitsizlik yaratmıştır.135 Belirtmek gerekir ki ayrılık halinde henüz boşanma kararının kesinleşmemiş olması hali de yine ikinci fıkra nezdinde ağırlaştırıcı neden kapsamında değerlendirilmiştir.136 Fakat evden ayrılan kadının, kocası ya da diğer ilgili kişiler tarafından zorla eve geri getirilmesi durumunda manevi unsurun oluşmaması nedeniyle suçun gerçekleşmediği kabul edilmiştir.137 Yeni TCK’da suçun mağduru bakımından bir ayrım yapılmaksızın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu138 başlığı altında hukuken korunan değer yalnızca kişi özgürlüğüne bağlanmıştır. Eski TCK’da eşitlik ilkesine aykırı şekilde düzenlenen bir diğer hüküm de zina suçuydu. Zina en eski çağlardan beri ağır cezalar ile 132 765 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 429: “(1) Her kim cebir ve şiddet veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadıyla reşit olan veya reşit kılınan bir kadını kaçırır veya bir yerde alıkoyarsa üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kaçırılan kadın evli ise ağır hapis cezası yedi seneden aşağı olamaz.” 133 Böyle bir ayrımı ihtiyaç olarak gören kanun koyucu, öz değerinden kopararak ataerkinin kalıpları doğrultusunda kadına yeniden bir değer biçme yoluna gitmiştir. Kimliği ve bedensel bütünlüğü ikinci bir plana atılarak, kadınlar bekarete sahip olup olmaması ya da bir erkeğin egemenlik alanına girip girmemesi üzerinden bir isimlendirilme objesi haline dönüştürülmüştür. Bu bakış açısı toplumsal cinsiyet kalıplarını pekiştirerek, sadece cinsiyetler arası eşitsizliğe değil, aynı zamanda kadınlar arasında da bir değer ayrımı öngörerek hemcinsler arasında bir eşitsizliğe sebebiyet vermektedir. 134 Detaylı bilgi için bkz. Mehmet Emin Artuk, Ahmet Caner Yenidünya, “Türk Ceza Hukukunda Kız, Kadın ve Erkek Kaçırma Suçları”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Ankara 2004, S.54, s.105-137 135 Yalçın, s.132,133 136 Bakıcı, s.366 137 Bakıcı, s.367 138 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 109: “Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1