Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

100 Silahlı Terör Örgütü Üyeliği Suçu Özelinde Bir Tartışma: Suçüstü Hali Yargı Mensuplarına Tanınan Özel Usuli Güvencelerin İstisnası Olabilir mi? sınırların aşılması, bireylerin hak ve özgürlük alanına sınırsızca müdahale edilmesi hukuk devleti ilkesi içinde kabul edilecek bir tutum değildir. İşte bu nedenle gerek iç hukukta gerek uluslararası alanda, müdahalelere karşı bireylerin hak ve hürriyetlerini koruyacak, bu hak ve hürriyetler ihlal edildiyse tazminini /telafisini sağlayacak, kimi mekanizmalar geliştirilmiş, birçok devlet de bu mekanizmaya uyma, uluslararası yargı mercilerinin kararlarını kendi iç hukukunda tanıma ve uygulama konusunda taahhüt vermiş, bunu da kendi anayasalarına derç etmiştir. Anayasa’nın 140’ıncı maddesine göre, yargıçlar, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık teminatı esaslarına göre görev ifa ederler. Yine aynı hükme göre, yargıç ve savcıların, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık teminatı esaslarına göre, kanunla düzenlenir. Anayasanın yargıçlık teminatı ve bağımsızlığı hakkında bahsetmiş olduğu düzenlemeler 2575, 2797, 2802 ve 6216 sayılı kanunlarla hayata geçmiştir. Bu güvenceler kişilere imtiyaz sağlamak için değil yargı mensuplarının görevlerini bağımsız olarak yerine getirmeleri için verilmiştir. Yukarıda ifade edildiği gibi, yargıç ve savcılar hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturmalar yargı güvencesi ve bağımsızlığı esas alınarak yapılması icap ettiğinden yargı meslek mensuplarının tabi olduğu düzenlemelerde çeşitli güvenceler getirilmiştir. Söz gelimi, AYM üyeleri hakkında genel hükümlere göre soruşturma başlatılmasının 6216 sayılı Kanun gereğince AYM Genel Kurulunun bu yönde alacağı karara bağlı olması bu kabildendir. Gerek 2802 sayılı Kanun’a göre görev yapan yargıç ve savcıların gere yüksek yargı mensuplarının ve AYM üyelerinin ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hali anılan güvencelerin istisnasını teşkil etmektedir. Fakat, İHAM’ın da kararlarında vurguladığı üzere, şüpheli veya sanığın yargı mensubu olması durumunda (yargı bağımsızlığı ve yargıçlık teminatına aykırı bir durum ortaya çıktığından) suçüstü halinin yorumlanması ve uygulanması bakımından çok dikkatli ve titiz bir şekilde hareket edilmesi gerekmektedir. Ceza ve ceza muhakemesi hukukunda geçerli olan “kuşkudan sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesinin karşılığı anayasa huku-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1