101 TBB Dergisi 2025 (176) Uğur ARSLAN kunda “kuşkulu durumda özgürlükten yana” (in dubio pro libertate) yorum ilkesidir. Dolayısıyla masumiyet karinesi gibi temel hak ve hürriyetler ve hatta çekirdek haklar bakımından kanunlardaki istisna hükümleri dar yorumlamak elzemdir. Anayasanın bu ilkelere verdiği özen ve ehemmiyeti kanun koyucunun ve uygulayıcıların dikkate alması, istisna hükümlerinin dar yorumlanması ve keyfiliğe alan bırakılmaması gerekmektedir. 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle AYM üyeleri ile birlikte birçok yargıç ve savcı hakkında suçüstü işlemi yapılarak gözaltı ve tutuklama işlemi gerçekleştirilmiştir. Yüksek yargı ve AYM üyeleri hakkındaki yargı kararlarında (suçüstü işlemi ve buna bağlı olarak gerçekleştirilen diğer işlemler özelinde) anılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, hak ihlali olmadığı yönünde karar verildiği görülmektedir. Bu kararlara yukarıda değinilmiştir fakat AYM’nin vermiş olduğu kabul edilmezlik kararları hakkında burada ilave parantez açılması gerekmektedir. Kendi üyeleri hakkında soruşturma açılmasına karar verebilecek tek yetkili makam AYM Genel Kurulu olmasına rağmen AYM’nin bu hususu kabul edilemezlik kararlarında gündeme hiç getirmediği görülmektedir. AYM, eski üyelerinin bireysel başvuruları kapsamında suçüstü hali işlemi hakkındaki değerlendirmelerini de yine kendisi yapmayıp sulh ceza hakimliği, cumhuriyet savcılığı ve Yargıtay kararlarına ve fezlekelerine gönderme yapmakla yetinmiş, AYM bu konuda kendisini yetkili görmemiştir. Halbuki AYM bu değerlendirmeleri kendisi yapabilir, kendi eski üyeleri bakımından 6216 sayılı Kanun’un 16 ve 17’nci maddeleri gereğince soruşturma açılmasına karar vererek dosyayı yetkili cumhuriyet savcılığına gönderebilirdi. Her ne kadar AYM, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halini mezkûr dosyalara bakmamasının gerekçesi olarak gösterse de suçüstü halinin varlığının tespitini yapma yetkisinin de yine de bizatihi AYM Genel Kuruluna ait yetki olduğunu buradan hatırlatmak gereklidir. İlave olarak, AYM’nin; Alparslan Altan ve Erdal Tercan başvurularında terör suçlarının temadi ettiğini, bu yüzden suçüstü halinin uygulanmasında hukuka aykırı bir durum olmadığını ifade ederken, Yargıtayın konu ile ilgili kararlarına gönderme yaptığı görülmektedir. Halbuki Yargıtayın bahse konu kararlarının AYM üyeleri hakkında olmayıp 2802 ve 2977 sayılı kanunlara tabi yargıç ve savcılar hakkında olduğunu AYM gözden kaçırmış gibi görünmektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1