213 TBB Dergisi 2025 (176) Hüseyin Can AKSOY sebeple fesih hakkının kaynağını dürüstlük kuralına dayandırmaktadır. 34 Kimi yazarlar35 ise sürekli borç ilişkilerinin haklı sebeple feshini TMK m. 23 uyarınca kişilik hakkının korunması ile ilişkilendirmektedirler. Buna göre, kimse kişilik haklarından vazgeçemeyeceğine göre hayat boyu sözleşmesel yükümlülük altına giremez ve sözleşmeyi haklı sebeple sona erdirme yetkisine sahip olur. Bu yazarlara göre, TMK uyarınca kimse kişilik hakkından vazgeçemeyeceği için haklı sebeple fesih hakkının tüm sürekli borç ilişkileri bakımından tanınması, kişinin kendi kendine karşı korunmasının bir gereğidir. Bu bağlamda, haklı sebebin ortaya çıkmasına rağmen sözleşmesel ilişkinin sürdürülmesi bir tarafın kişilik hakkını ihlal edecektir. 36 Bu görüşteki yazarlara göre dürüstlük kuralı yalnızca ortaya çıkan olgunun haklılığını tespit bakımından bir ölçüt olabilir. Zaten her haklı sebep mutlaka kişilik hakkı ile ilgili olmadığından haklılığın değerlendirilmesi bakımından kişilik hakkının ihlal edilip edilmediği bir ölçüt olamaz. 37 Aksi görüşteki yazarlar38 ise, haklı sebeple feshin temelinde kişilik hakkının yattığı kabul edilirse kanunda öngörülen hiçbir olağanüstü fesih hakkından vazgeçilemeyeceğini, bunun da sözleşme özgürlüğünü sınırlayacağını ifade etmektedirler. Ayrıca kimi yazarlarca, TMK m. 23 hükmünün geçerli bir sözleşmeyi feshetmeye 34 Bkz. Yarg. 3. HD., 17.10.2000, 2000/8689 E., 2000/9920 K.: “Tüm sürekli borç ilişkilerinde haklı sebeple fesih hakkı, dürüstlük kuralına dayanmalı ve bu ‘emredici bir hüküm’ olarak kabul edilmelidir. O kadar ki, kiralayan tarafından sürekli borç ilişkisine devam etmenin dürüstlük kuralına aykırı düştüğü hallerde dayanılan olgu haklı bir sebep teşkil eder. Bunun doğal sonucu olarak dürüstlük kuralı gerektiriyorsa, (kiralayana) sözleşmeyi sona erdirme imkânı tanınmalıdır.” 35 Bkz. Altınok Ormancı, s. 116; Seliçi s. 165. 36 Altınok Ormancı, s. 115 vd.; İFM de (BGE 128 III 428) sözleşme ilişkisine devamın bir tarafın kişilik hakkının aşırı ölçüde sınırlandırılması anlamına geleceğinden bu tarafın sözleşmesel yükümlülüklerinden kurtulabilmesi gerektiğini kabul ederek sürekli borç ilişkilerinin feshini kişilik hakkının korunmasıyla ilişkilendirmiştir: “Günümüz anlayışına göre, sürekli borç ilişkilerinin haklı sebeple süresinden önce feshedilmesi bakımından, Medeni Kanun’un 27. maddesi anlamında kişiliğin korunmasına odaklanılmaktadır. Söz konusu tarafın, kendisini sözleşme yükümlülüğünden kurtarabilmesi gerekir; çünkü sözleşme ilişkisinin devam etmesi, kişilik haklarının makul olmayan bir şekilde kısıtlanması anlamına gelecektir”. 37 Altınok Ormancı, s. 117. 38 Antalya, s. 536.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1