Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

231 TBB Dergisi 2025 (176) Hüseyin Can AKSOY “hüküm” ilişkisinden söz edilemeyeceği görüşündedirler. 103 Ancak biz bu görüşe katılmıyoruz. Zira kanunda haklı sebeple feshe ilişkin boşluk bulunduğu kabul edilip hâkim hukuk yarattıktan sonra, TBK m. 123 vd. hükümleri ile hâkimin yarattığı hukuk kuralı arasında genel hüküm-özel hüküm ilişkisi meydana gelebilecektir. Bu bağlamda, TBK’nın özel hükümlerinde yer alan kimi sözleşme tipleri bakımından düzenlenmiş olan haklı sebeple fesih düzenlemeleri, kanun koyucunun yaratacağı genel ilke niteliğindeki hukuk kuralı karşısında özel hüküm niteliği taşıyacak ve öncelikli olarak uygulanacaktır. Benzer şekilde, TBK’nın temerrüde ilişkin 123 ve devamı maddeleri de temerrüt haline ilişkin özel hüküm olarak uygulama alanı bulacaktır. Haklı sebeple fesih, sözleşmesel ilişkinin devamının taraflardan birisi için çekilmez hale gelmesini gerektirir. Ancak sürekli borç ilişkisi içeren bir sözleşmenin haklı sebeple feshi için feshe muhatap olan tarafın kusurlu olması dahi aranmaz. Nitekim kusura dayalı olmayan sözleşme ihlalleri de sözleşmeyle bağlı kalınmasını çekilmez hale getirebilir.104 Bu açıdan, ek süre şartının aranması, taraflar arasındaki menfaat dengesinin sağlanması bakımından da önemlidir. Kaldı ki haklı sebeple fesih ahde vefa ilkesinden ayrılarak taraflara sözleşmeyi sona erdirme imkânı verdiği için son çare olarak (ultima ratio) başvurulabilecek bir yoldur. Bu nedenle, meydana gelen sözleşme ihlalini ortadan kaldırmak bakımından daha az radikal bir yola başvurulması mümkün ise haklı sebeple fesih yoluna başvurulamaz. 105 İşte borçluya ek süre verilmesi de sözleşmeyi ayakta tutmak bakımından son derece önemli bir araçtır. Öğretideki bir görüşe göre, temerrüt ve haklı sebeple feshe ilişkin düzenlemelerin yarışıp yarışmayacağı tartışması pratik açıdan önemsizdir. Zira temerrüdün haklı fesih sebebi olarak ortaya çıkması, yani alacaklı açısından sözleşmeye devam edilmesini çekilmez kılması, ya kesin bir vade olmasına rağmen borcun ifasında temerrüde düşüldüğünü ya da borcun ifasının artık alacaklı açısından faydasız kaldığını gösterir. Bu durumlar ise TBK’da ek süre verilmesine gerek olmayan 103 Bkz. Altınok Ormancı, s. 193. 104 Fesih muhatabının kusurlu olması feshin sonuçları bakımından önem taşır. Altınok Ormancı, s. 158. 105 Altınok Ormancı, s. 121; Antalya, s. 536.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1