Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

344 “Türk’ün Ruhundan Doğan Kanunlar İsteriz”: Erken Cumhuriyet Döneminde Medeni Hukuk Yapımına Yönelik Üç Görüş ve Hukuk Politikasının Değişikliği Üzerine Bir Değerlendirme İlgili kanun tasarısı 1923 yılında Seyyid Bey tarafından Meclis’e sunulmuş ve muhafazakar temelli hukuk çizgisine sahip mebusların kanunlar ile gelenekler arasında açık şekilde bir uyumluluk arayışında olduğu hususu belirgin hale gelmiştir. Diğer bir ifadeyle geleneklerin sürdürülmesine dair görüşün baskın olması, Seyyid Bey’in içerisinde olduğu bu görüş taraftarlarının nazarında hukukun gelenekler üzerinde değiştirici gücünü kısıtlı bularak mevcut hukukun dine bağlı kalması gerekliliğini yansıtmaktadır.18 Tüm bu gelişmeler ise hukuki manada esaslı değişiklik beklentisi içinde olanların komisyonlara olan desteklerini çekmelerine neden olmuştur. Bununla beraber ticaret hukuku ile ilgili kurulan komisyonun medeni hukuk çalışmalarındaki durum karşısında daha farklı bir yol izlediği ifade edilmektedir. Tasarı temel olarak “âdât-ı kadime”yi yani köklü gelenekleri hukuk yoluyla çağdaşlaştırma amacını taşımakla beraber özel hukuk alanında çok hukukluluğu kaldırmamaktadır. Diğer bir ifadeyle yaşanılan uyuşmazlıklarda Hristiyan ve Yahudi topluluklar kendi dinlerinin emrettiği kurallara göre bunları çözecekler, Müslümanlar ise Hanefî mezhebi dışında Şafî, Malikî, Hanbelî okullarına göre meselelerini halletme olanağına sahip olacaklardır.19 Bu konuda İnalcık, Osmanlıda yeni mahkemelere dair ihtiyacın öncelikle ticaret hukukuyla başladığına dikkat çekmektedir. Bu ihtiyaç doğrultusunda şer’i mahkemeler ile işleyen devlet uhdesindeki laik mahkemelere atıfla kullanılan “nizam” sıfatı, 1860 yılında Müslim ve gayrimüslimler için geçerli Nizamiyye Mahkemeleri’nin kurulmasına sebep olmuştur20. Seyyid Bey’in Meclis’te ifade ettiği şu görüşler de bu hususta oldukça önemlidir: 18 Berkes mevcut hukuk politikasının nasıl çizileceği tartışmasında Ziya Gökalp’in hars ve medeniyet ayrımının belirleyici olduğuna inanmaktadır. Gökalp’in Türkleşmek-İslamlaşmak ve çağdaşlaşmak arasında bulduğu eşitliğin hukuk kurallarıyla ilgili tartışmalı olduğuna dikkat çeken düşünür, dikkat çekici biçimde Gökalp çizgisinin devrimci görüşten ziyade tutucu hukuk görüşüyle uyum gösterdiğine dikkat çekmektedir. Berkes, s. 528-529 19 Berkes, s. 528. 20 Halil İnalcık, Osmanlı Tarihinde İslâmiyet ve Devlet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2023, s. 141-142. Uluslararası alanda egemenlik mücadelesi ve gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının hukuki durumlarındaki düzenleme değişiklikleri İslam kamu hukuku prensiplerinin devlet yönetiminde daraltılmasına sebep olmuştur. Büyük oranda padişah fermanlarıyla gerçekleşen bu uygulamalar zımmi-müslüman ayrımının yerini yeni düzene alışmaya çalışan Müslümanlar ile mükellefiyetlere karşı gelen gayrimüslimler olarak ikiye ayırmıştır. Düşünsel zeminde Osmanlıcılık fikri ise son tahlilde İslami düşüncenin Batı düşüncesine galip gelmesine sebep olmuştur. Gülnihal Bozkurt, Alman-İngiliz Belgelerinin ve Siyasî Gelişmelerin Işığı Altında Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu (1839-1914), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989, s. 216-217.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1