Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

345 TBB Dergisi 2025 (176) Çağatay ŞAHİN “Ben size bir ayda büyük bir kanun, Devletin Kanunu Medenisini bile getirebilirim, ne yaparım? Alman veya İsviçre Kanunu Medenisini tercüme ettirerek Heyeti Âliyenize takdim edebilirim. Lâkin ona Türkiye Kanunu denmez. Muhterem Saraçoğlu Şükrü Bey’in tâbiri veçhile «Türk’ün ruhundan doğan kanun» denmez, Alman veya İsviçre Kanunu denir. Almanya ve İsviçre başka, Türkiye başkadır. Türkiye’de Türkiye kanunu lâzımdır. Bu da uzun uzadıya tetkike muhtaçtır. Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım, metin ve sağlam esaslar üzerinde yürüyelim21”. Seyyid Bey, hilafetin ilgasına dair görüşmelerde yaptığı akademik derinliği yüksek konuşmalar ile Meclis’te büyük bir takdir toplamıştır; ancak 6 Mart 1924 tarihinde İsmet Paşa hükümetinin göreve gelmesiyle kabine dışı bırakılmıştır. Bu durum Seyyid Bey’in Batıdan medeni kanun alınmasına karşı çıkan mebuslardan biri olmasıyla ilişkilendirilmektedir22. Seyyid Bey’den sonra kurulan İsmet Paşa hükümetinin Adliye Vekili olan Mustafa Necati Bey döneminde ise yargı birliği açısından büyük bir engel teşkil eden şer’iye mahkemeleri kaldırılmış, bu mahkemelerin alanlarına asliye hukuk mahkemeleri ve Yargıtay’ın bakmasına karar verilmiştir.23 Genç ve teşkilatçı bir kişiliğe sahip olan Mustafa Necati Bey’e göre milli değerleri gözeten bir kanun alımı anlayışı öne çıkartılmalıdır; ancak bunun yabancı kanunların doğrudan tercümesi şeklinde yapılmamasına önem verilmelidir.24 Ayrıca Mustafa Necati Bey’in TBMM’nin 3 Nisan 1924 tarihli toplantısında Ahval-i Şahsiye Komisyonu’nun hazırladığı tasarıyı yeniden görüşüleceği gerekçesiyle geri çekmesi ve 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen “Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun” da gerekli siyasi ortamın hazırlamasında tamamlayıcı unsurlar olmuştur.25 Buna ek olarak Ahkâm-ı 21 Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, 3.3.1340, Devre II, Cilt 7, s. 60-61. 22 Bu tercih Seyyid Bey’in mebusluktan istifa ederek Darülfünun’daki görevine dönmesinin başlıca sebebidir. Seyyid Bey daha sonra İlahiyat Fakültesi’ne kurucu dekan olarak görevlendirilecek ve 1925’te yaşama veda edecektir. Akyol, s. 407. 23 Tanzimat sonrası Nizamiye Mahkemeleri ile yetki alanı daraltılan bu mahkemeler, amaçlanan yargı birliğinin önünde bir engel olarak görülmüş ve Şeyhülislamlıktan alınarak Adliye Nazırlığı’na bağlanmıştır Akyol, s. 537- 538. 24 Mustafa Eski, Cumhuriyet Döneminde Bir Devlet Adamı Mustafa Necati, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999, s. 94-98. 25 Gülnihâl Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne Resepsiyon Süreci (1839-1939), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2020, s. 185-186. 2 Mart 1924 tarihinde gerçekleşen Grup Toplantısı tutanaklarında Seyyid Bey’in Hilafetin kaldırılmasının dinen ge-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1