Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

349 TBB Dergisi 2025 (176) Çağatay ŞAHİN Görüldüğü üzere Mahmut Esat Bey’in vekilliği sonrası Mecelle-i Âhkam-ı Adliyye’nin tanzim edilmesine dair çalışmaların Türk devriminin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu görüşü öne çıkmıştır. Mahmut Esat’ın ciddi bir program içerisinde hedeflerini hayata geçirmeye başlamasının ardından resepsiyon37 çalışmaları ağırlık kazanmış ve fıkıh temelli hukuk görüşüyle birlikte milli kanunlar yapma fikri devrimin hukuk gündeminde ikinci plana atılmıştır. Özellikle yeni hukuk inşasında izlenecek yolun, 1923-1925 arasındaki belirsizliği Mahmut Esat’ın vekil olmasından sonra son derece hızlı bir şekilde yabancı kanun alımı fikrine doğru dönüşüm göstermiştir. Eski hukukun ikinci plana atılarak Batı’dan kanunlar yoluyla hukuk sisteminin yenilenmesine karar verilmiş ve hükümet İsviçre Medeni Kanunu’nun bazı değişikliklerle iktibasına yönelik bir çalışma içerisine girmiştir.38 Burada özellikle Mahmut Esat Bey’in göreve gelmesinin ardından Mecelle Tadil Komisyonu’nun görevine son verdiği konuşma önemlidir: “Sayın arkadaşlar, Türk ihtilalinin kararı, Batı medeniyetini kayıtsız şartsız kendisine mal etmek, benimsemektir. Bu o kadar kesin bir azme dayanmaktadır ki, önüne çıkacaklar demirle, ateşle yok edilmeye mahkûmdurlar. Bu prensip bakımından kanunlarımızı oldukları gibi Batı’dan almak zorundayız. Böylelikle Türk ulusunun iradesine uygun harekette bulunmuş olacağız. Keyif ve isteklerimize göre değil, milletimizin dileklerine göre iş 37 Türkçeye yabancı hukuk alımı biçimi biçiminde tercüme edilebilecek olan resepsiyon, yabancı hukukun benimsenmesi, benimsetilmesi, bir bütün halinde alınması, kısmen alınması, eski bir hukukun yeniden canlanması gibi tüm olgulara karşılık gelen bir sözcüktür. Ayrıntılı bilgi için bkz. Cahit Can, Türk Hukukunun Kökenleri ve Türk Hukuk Devrimi, Kaynak Yayınları, İstanbul 2012, s. 23. Yasalar alanındaki değişimle ilgili olarak Tanör, ana değişimin yabancı hukuk alımı olduğunu ifade etmektedir. Batı dillerinde reception, Osmanlıcada iktibas denilen bu ifadeye Yeni Türkçe karşılık olarak Gülnihal Bozkurt tarafından “benimseme”, Sami Selçuk tarafından “alıntı” ve Cahit Can tarafından “alma” gibi terimler önerilmiştir. Bülent Tanör, Kurtuluş Kuruluş, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul 2006, s. 224. 38 Coşkun Üçok/Ahmet Mumcu/Gülnihal Bozkurt, Türk Hukuk Tarihi, Savaş Yayınevi, Ankara 1996, s. 308. Kelime anlamı olarak iktibas “Kur’an ve hadisten alınmış bir ibareyi cümleye yerleştirmek anlamında edebî sanat” anlamına gelmekle beraber “birinin ilminden faydalanma” anlamını da ihtiva etmektedir. İslam medeniyetinde anlatımda dikkat çekici olması sebebiyle Kur’an ve hadis temelli iktibaslar edebî sanatlar arasında gösterilmiştir; ancak bunların kelime olarak kullanılması yeterli görülmemektedir, bir bütünden faydalanılması gerekmektedir. İsmail Durmuş, “İktibas”, TDV İslam Ansiklopedisi 22. Cilt, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2000, s. 52.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1