Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

356 “Türk’ün Ruhundan Doğan Kanunlar İsteriz”: Erken Cumhuriyet Döneminde Medeni Hukuk Yapımına Yönelik Üç Görüş ve Hukuk Politikasının Değişikliği Üzerine Bir Değerlendirme ile aynı tarihte kabul edilen Borçlar Kanunu’nda ise İsviçre Borçlar Kanunu’ndan farklı olarak kefalet, acentelik, iş sözleşmesi, taksitle satım, taşınmaz kirası, taşınmaz satımı gibi alanlarda değişikliğe gidilmiş ve kefil, acente, işçi, kiracı ve tüketiciden yana bir çizgi benimsenmiş olduğu ifade edilmiştir. Bu yolla Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu, İsviçre hukuku ile bütünleşmiş, Kara Avrupası hukuk çevresine ve dolayısıyla onun asıl kaynağı olan Roma-Cermen hukuk sistemi üzerinden Pandekt hukukunun bütünleyici parçasına dönüşmüştür.61 Ayrıca iktibas, Lozan’daki Avrupalı danışman uygulamalarının boşa çıkmasını ve Yunanistan’ın Lozan’ı ihlal ettiği iddiasıyla Milletler Cemiyeti’ne müracaat ederek Türkiye hakkında şikâyette bulunmasına rağmen başvurusunun reddedilmesini sağlamıştır.62 1839’dan başlayan süreç bir bütün olarak izlendiğinde Tanzimat ve sonrasındaki kısmi kanun almaya dayalı kanunlaştırmaları Osmanlı İmparatorluğu’nun dışa bağımlılaşma ve yarı sömürgeleşme süreci ile ilişkilendirilen Tanör, bağımsız cumhuriyetin toptan alma karakteri göstermesiyle önceki dönemden tamamen farklılaşmış olduğunu ifade etmektedir. Bu yönden Cumhuriyet’in Japonya’daki 19. yüzyıl sonrası Meiji dönemiyle benzeştiği açıktır. Ayrıca Tanzimat dönemindeki Fransız orjinli kanunlaştırmalarla karşılaştırıldığında Cumhuriyet’in en az beş ülkeden yasa aktarımı yaptığını ifade eden Tanör bunun köklü bir değişim olduğunu vurgulamaktadır.63 Bu kanun alımları ka61 Serozan, s. 85- 91. Ayrıca yeni hukuka geçişte 29 Mayıs 1926’da Tatbikat Kanunu adıyla bilinen “Kanunu Medenînin Sureti Meriyet ve Şekli Tatbiki Hakkında Kanun” da kabul edilmiş ve iki temel kanun ile beraber 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmiştir. Dural / Sarı, s. 25. Ayrıca Seyit bu konuda Borçlar Kanunu’nun Türk Kanunu Medenisi’ni de kapsayacak biçimde yasal alanda söz varlığının Türkçeleştirilmesi hususunda önemli değişiklikler getiren ilk örnek olduğunu ifade etmektedir. Vecibe yerine borç, sınır yerine hudut, istimal yerine kullanmak, şahsı salis yerine üçüncü şahıs, ukut yerine akitler ve tarafeyin yerine iki taraf ifadeleri bu düzenlemeyle tashih olunmuştur. Seyit Günal, Türkiye’de Hukuk Dilinin Dönüşümü, XII Levha Yayınları, İstanbul 2020, s. 62-63. 62 Akyol (1996), s. 176. 63 Kanun alımlarındaki mehaz kanunlar şu şekilde farklılaşmaktadır: “Türk Medeni ve Borçlar Kanunu (1926) İsviçre Federal Kanunu. Türk Ceza Kanunu (1936) İtalya 1889 (Zanardelli Kanunu). Türk Ticaret Kanunu (1926) Fransa, Almanya, Belçika, İsviçre. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1926) Nechautel Kantonu. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu (1929) Almanya. Deniz Ticaret Kanunu (1929) Almanya esinlenik (mülhem). İcra İflas Kanunu (1929) İsviçre Federal Kanunu”. Tanör, s. 224.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1