Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

359 TBB Dergisi 2025 (176) Çağatay ŞAHİN Klasik muhafazakâr düşüncede değişim ya da devrim dönemlerinde demokrasi ve eşitliğin kapsamının genişletilmesi süreçleri olabildiğince engellenmeye veya yavaşlatılmaya çalışılır. Tedrici bir değişimi destekleyen muhafazakâr düşünce aktif yurttaşlık ya da mülkiyetin sorgulanması gibi konularda alınan kararları “ileri gitmek”le eleştirir.70 Bu bakımdan 1925’e kadar daha baskın olan ve kendisini komisyonlardaki ağırlığıyla gösteren muhafazakâr görüşe karşı mecliste radikal görüşlerin seslendirilmesi ve şiddetli tartışmaların yaşanması bir belirsizliğin açık ifadesidir.71 Bu hukuki üçlemde Mecelle’yi tanzim etmek isteyenlerin 1917’den itibaren zaten güçlü bir biçimde varlıklarını sürdürmüş oldukları söylenebilir. 1923 ve 1924 yıllarında Meclis’te tartışmalara sebebiyet veren bu tanzim görüşü her ne kadar ulusal gelenek ve fıkıh okulları arasında seçme özgürlüğü getirse de Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinden bakiye kalmış bir gelenek olarak destekçilere sahiptir.72 Osmanlıcılık düşüncesinden farklı olarak İslamcılık düşüncesinin çıkış noktalarında devlet işlerinin gerilemesinin temel sebepleri arasında hukuk düzeninin din kurallarından uzaklaşmış olması yatmaktadır; zira İslamiyet toplum düzenlerinin en yararlısı olduğundan toplumsal yaşama eksiksiz olarak uygulanmak zorunluluğu altındadır. Ayrıca bazı yazarlara göre Mustafa Kemal ve kurucu elit Milli Mücadele dönemindeki politik ahite uygun hareket etmeyerek din ile milleti kurtarma hedefiyle başlamış olan mücadeleyi laik rejimin inşasıyla tersyüz etmektedir. Bu düşünceye göre doğru bir geçişin ana unsuru dinin özüne dönmeyi ihmal etmeden maddi medeniyetin nakli fikrinden geçmektedir.73 70 Güler, s. 136-137. 71 Akyol, 532. Benzer bir durumu 18. yüzyıl Fransız toplumunda Code Napoleon’un da hazırlık çalışmalarında görmek mümkündür; zira 1790 sonrası Ulusal Melis’e birçok tasarı sunulmuş ancak bunların bazıları kabul edilmemiş bazıları yeniden yazım için komitelere gönderilmiştir. İlk tasarının Devrim öncesi hukuka benzer nitelikte olduğuna yönelik eleştiri sonrası ikinci taslak yaklaşık üç yüz maddeyle sınırlandırılmıştır. Burjuva sınıfının metin üzerindeki hâkimiyetini gösteren son taslak ise kodun fikri altyapısına dair beklenti ve açıklamalar bakımından tasarıyı hazırlayan rapora doğrudan yansımıştır. Michael E. Tigar/Madeleine R. Levy, Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk, (çev. O. Karahanoğulları), Epos Yayınları, Ankara 2016, s. 256 72 Berkes, s. 529. 73 Tanıl Bora, Cereyanlar Türkiye’de Siyasal İdeolojiler, İletişim Yayınları, İstanbul 2017, s. 416-417.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1