Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

361 TBB Dergisi 2025 (176) Çağatay ŞAHİN Türkçülük bu sebeple ulusal değerler bağlamında teokratik düzene karşı bir dirilişi Türk ulusunun kimliğinden hareketle inşa etmek çabasındadır.79 Bu yönüyle kanun alımı tartışmalarında bu söylemin ulusu kültürel temelde tanımlayan, kimlik ve aidiyet temelli bir diskura sahip olduğunu söylemek mümkündür. Bu doğrultuda ulusal geleneklerin farkında olunmadan yapılacak her kanun, halkın kendi karakterine zıt girişimler olarak organik olmayan, engel olunması gereken düzenlemelerdir. Bu bakımdan İzmir mebusu ve dönemin Maarif Vekili Saraçoğlu Şükrü Bey’in Meclis’teki oturumda “Türk’ün ruhundan doğan kanunlar isteriz.” ifadesi milli karaktere uygun bir söylem olarak önemli bir karşı çıkıştır.80 Burada çağdaşlaşma ve hukuk sorunu İslamcı veya Batıcı kanatlardakinin aksine bir değer ve ülkü sorunu olarak görülür; zira çağdaş uygarlık “hars”lar ile birbirinden ayrılamaz. Her hars kendine özgü bir ruhun ifadesi olduğundan Türk harsı da kendi değerlerine uygun kanunlarla idare edilmelidir81. Bu hususta muhafazakârlık ile Batılılaşma akımlarını dönemin iki çıkmaz yolu olarak gören ve Türklüğün tarihindeki kurumların tekâmül süreçleri79 Kili, 58-60. Batı dışındaki ilk modern inkılap olan Türk devriminin geçmişle bağı tamamen reddeden miladi bir söyleme sahip olduğuna işaret eden Bora ise Kemalizm’de evrimsel aşamalara uğramada tarihsel sıçrama yapma fikrinin devrimcilikle özdeşleştirilmiş olduğunu ifade etmektedir. Burada Osmanlı yakın geçmişi, yozlaşmış bir karakterde yanlış batılılaşma örneği olarak nitelendirilir ve tarihi kendisiyle başlatan söylem, bir kopuş ideolojisi yoluyla devrimci atılımın Tanzimat’tan ve Meşrutiyet’ten beri sürüyor olduğu iddiasını kesin olarak reddeder. Bora, s. 129-132. 80 Saraçoğlu bu görüşünü yalnızca kanun alımı tartışmalarına ilişkin dile getirmiş bir mebus değildir. Şükrü Bey 1942’de başbakanlık koltuğuna otururken TBMM’de yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanacaktır: “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız.” C. H. P. Genel Başkan Vekili Başvekili Şükrü Saraçoğlu’nun Hükümetin İç ve Dış Politikasını İzah Eden Nutukları, https://acikerisim.tbmm.gov.tr/items/ec3c595c-978c-4b1a-b793548d3c2a171c. 81 Berkes, s. 422-424. Muhafazakârların mevcut olan kuralları değişmez gerçekler sayarak değiştirilmelerine küfür gözüyle baktıklarını iddia eden Gökalp, radikal kanada mensup kimselerin ise makul kuralları mutlak ilkeler sırasına koyarak kabul etmeyenleri gericilikle suçlama eğiliminde olduklarını ifade etmektedir. Buna karşılık iki tarafın da kanunların teşekkülü ve halk tarafından benimsenme şekillerini anlama ve açıklama bakımından büyük eksikleri vardır. Ziya Gökalp, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Akçağ Yayınevi, Ankara 2010, s. 23.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1