363 TBB Dergisi 2025 (176) Çağatay ŞAHİN ve dini tüm kimliklerin içerisinde erdiği bir kanun anlayışı gerçekleşecektir. İnşacı bir yaklaşım yoluyla normatif kaynaklar hukuku oluşturacak, hukuki meşruiyet bu kanunlarla mümkün olacaktır. Böyle bir fikir ise kendine özgü olarak görülen milletin gelenek ve göreneklerine uygun ve herkes için geçerli düzenlemeleri hayata geçirmek için bir çağrıda bulunmaktadır. Türk tarihinde gerçek ihtiyaçlar sebebiyle ortaya çıkmış bu üç akımın arasında Batılılaşma akımının daha erken bir tarihte ortaya çıkışı dikkat çekicidir; zira Osmanlı İmparatorluğu’nda 18. yüzyıl sonundan itibaren öncelikle çağdaşlaşmak lüzumu hissedilmiştir. Bununla beraber belirli bir yayın organı olmayan bu akım karşısında Osmanlıcılık akımı Sırâtı Müstakîm ve Sebilürreşad, Türkçülük akımı ise Türk Yurdu dergileriyle fikri alanda teşekkül etmiştir.85 Erken Cumhuriyet Dönemi öncesinde 1908 Devrimi’nin ülkede oluşturduğu tartışma ortamı ve toplumsal değişim arzusunda Batıcıların farklı mecmualardaki yayınlarının önemli bir rol oynadığına işaret eden Berkes’e göre bu yayınlarda ortak yargı Türk toplumunun geriliğinde başlıca nedenin kadınların durumu olarak görülmesi ve kadının bu durumunun dinde ve din adamlarının tutumlarında aranmasıdır. Örneğin aile hayatının yeni bir anlayışla yeniden kurulması gerektiği tezi Batıcı yayınlar arasında baskındır.86 Feroz Ahmad’a göre ise yenilik düşüncesi Batıcı kanat için sıklıkla geleneklerle ters düşen yasaların çıkmasıyla ilişkilendirilmektedir. “Putları kırmak” fikri buradan hareketle geleneklere ters düşen reformları devreye sokmaktan geçmektedir ki bunlardan en önemlilerinden biri Lozan Antlaşması’nın 41. maddesinin de verdiği yetkide görülebilen cemaatlerin kendi özel yasalarını uygulamalarıdır; ancak Yahudi ve Hristiyan cemaatleri bu ayrıcalığı kabul etmeyerek Medeni Kanun’a tabi olmak istemişlerdir.87 Berkes ise bu konuda kanun ile yaşayan hukuk kuralları arasında çatışma olmasının iktibas sürecinde ortaya çıkan veya yalnızca gelenekçiler taraftan ortaya konulmuş bir argüman olmadığı düşüncesindedir. Bu düşüncenin devrimci hukuk görüşü sahipleri de gayet farkındadırlar ve onlar kanunu toplumsal yaşamı değiştirmede özellikle tek eşlilik, evlenme, 85 Gökalp, s. 14. 86 Berkes, s. 444-445. 87 Feroz Ahmad, s. 98-100.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1