384 “Türk’ün Ruhundan Doğan Kanunlar İsteriz”: Erken Cumhuriyet Döneminde Medeni Hukuk Yapımına Yönelik Üç Görüş ve Hukuk Politikasının Değişikliği Üzerine Bir Değerlendirme idelerin ülkeden ülkeye farklılık göstermesinin hukuk kurallarının uygulanmasına doğrudan etkisi olduğunu ifade eden yazara göre karşılaştırmalı hukuk üzerinden tespit edilebileceği üzere aynı maddenin uygulama şekillerinin birbirinden farklı olmasının maddedeki sözcükler aynı şekil ile dizilime sahip olsalar dahi değişkenlik gösterebilmesi mümkündür. Diğer bir ifadeyle lafzi olarak aynı olan kavram, başka bir ülkede uygulama ve yorum faaliyetinde yerel farklılıklardan doğrudan etkilenme potansiyeline sahiptir.161 Şüphesiz benimsenmiş bir hukuk sisteminin yeni bir terminoloji ile gelmesi bu ülkede mevcut hukuki karşılıkların bulunmayışı o ülkeye gelen model hukuk sisteminin daima yabancı kalacağı yolunda bir eleştiriyle karşılaşması muhtemel bir olgudur. Bununla beraber mehaz kanunun başarıyla benimsenmesi ülkenin kendi iklimine uygun değişiklikler ve böylece ilgili kanunun yabancılık unsurunu kaybetmesi yoluyla olanaklıdır.162 Bu gerekçelerle ahlaki, sosyal, biyolojik ve coğrafi sebeplerle kanunun alımında birçok değişikliğe gidildiğini ifade eden Arık bu konuda verdiği örneklerde İsviçre hukukunda evlenme yaşı 20 olarak görülürken Türk hukukunda bu yaşın erkeklerde 17, kadınlarda 15 yaşın bitirilmesi olarak değiştirilmiş olduğunu ifade etmektedir. Din seçme yaşı İsviçre’de 16 iken hukukumuzda reşit olmak şart olarak aranmaktadır. Terk sebebiyle boşanma İsviçre’de iki yıllık süreye tabi iken bu süre Türk hukukunda iki aya indirilmiştir. Ayrıca olağanüstü zamanaşımında İsviçre Medeni Kanunu otuz yıllık bir süre şartı koyarken Türk hukukunda bu durum yirmi yılla daha kısa tutulmuş bulunmaktadır. Hibe edenin vefatından önceki beş yıllık kazandırmaları tenkise tabi iken Türk hukuku bunu bir yıllık süreyle sınırlandırmıştır.163 Bir başka çarpıcı örnek de zilyetlik meselesiyle ilgilidir; zira Hirş’e göre iki ülke arasında bu konuda açık bir fark bulunmaktadır. İsviçre’de zilyetliğin iadesi davasının etkin adli teşkilatlanma sebebiyle önemli bir işleve sahip olduğuna işaret eden yazar, Türkiye’de ise zilyetlikten mahrum kalan bir kimsenin 1940’lı yıllarda adli makamların eksikliği yerine idari makamlar yoluyla bu himayeyi sağladığına ve bu sebeple zilyetliğin himayesi kurumunun o dönemki toplumun 161 Hirş, 2011, s. 287. 162 Bozkurt, s. 16-17. 163 Kemal Fikret Arık, “Medeni Kanun ve Yapılan Bazı Tenkidler”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C. 18, S.1, s. 203-204.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1