Türkiye Barolar Birliği Dergisi 176.Sayı

40 Soykırım Sözleşmesinin Gazze’de Uygulanması Davasında Uluslararası Adalet Divanı’nın İlave İhtiyati Tedbir Kararı si, hukuki ve insani meseleler iç içe geçmiştir. Divan önündeki davada tarafların Divan’ın yargı yetkisine izin verdiği ölçüde bu meselelerin sadece belirli bir kısmı ele almaktadır. Yani Gazze meselesinde kazai çözüm yolunun harekete geçmiş olması o meselenin bütün yönleriyle muhakeme edilerek hallolacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla Divan soykırım iddialarını yerinde bulup davayı görmeye başlasa ve İsrail alınan ihtiyati tedbirlere uygun hareket etse bile bu olayların vahameti azaltabilir fakat kriz durumu devam edecektir. İhtiyati tedbirlerin uygulanabilir olması için her şeyden önce bağlayıcı olmaları gerekir. Yukarıda tartıştığımız üzere tedbirlerin bağlayıcı olduğunun Divan tarafından dile getirilmesi için 2001 LaGrand kararını beklemek gerekmiştir. Her ne kadar “tedbirler bağlayıcıdır” görüşü daha makul olsa da halen doktrinin bir kısmı ve devletlerin çoğu söz ve davranışlarıyla bu görüşün karşısında yer almaktadır. Gelinen noktada bağlayıcılık meselesinin uygulanan hukukta tam olarak halledildiğini söylemek mümkün değildir. Öte yandan, tedbirlerin bağlayıcı olduğunu varsaydığımızda uygulanabilirlik meselesi yine de çözülmüş olmuyor. Bu sefer de tedbirlere uymamakta direnen devlete karşı ne yapılabilir sorusuna cevap vermek gerekiyor. Divan Statüsü ve BM Andlaşması ihtiyati tedbir kararlarının cebri icrası için herhangi bir mekanizma öngörmemektedir. BM Andlaşması’nın 94. maddesinin ilk paragrafında üye devletlerin taraf olduğu davalarda Divan kararına uymayı yükümlendikleri belirtilmektedir. Aynı maddenin ikinci paragrafında bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde diğer tarafın Güvenlik Konseyi’ne başvurması, Konsey’in de gerekli gördüğü takdirde bu konuda karar alması öngörülmektedir. Tedbirlerin bağlayıcılığı tartışmasında değindiğimiz üzere söz konusu 94. madde Divan kararları ifadesini nihai hüküm (judgement) anlamında kullanmakta ve Güvenlik Konseyi’nin bir nevi cebri icra organı gibi kullanılabilmesi ihtimali nihai hükümlerle sınırlı tutulmaktadır. Yani ihtiyati tedbirlerin uygulatılmasında Güvenlik Konseyi devreye girmemektedir. Güvenlik Konseyi’nden başka uyulması zorunlu kararlar almak ve bu kararları gerekirse zorlayıcı tedbirler marifetiyle uygulatmak yetkisine sahip başka bir uluslararası otorite bulunmadığına göre ihtiyati tedbirlerin uygulanması tarafların iyi niyetine kalmıştır. Kararların kâğıt üstünde kalmasına yol açan bu durum uluslararası toplumun, daha doğrusu devletler topluluğunun ve onun hukuku

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1