46 Silahlı Terör Örgütü Üyeliği Suçu Özelinde Bir Tartışma: Suçüstü Hali Yargı Mensuplarına Tanınan Özel Usuli Güvencelerin İstisnası Olabilir mi? Abstract: In-flagrante delicto is a criminal law institution that is included in the European Convention on Human Rights (ECHR) and the 1982 Constitution and has important legal consequences in terms of the right to personal freedom and personal security. Since the principle of the rule of law directly affects fundamental rights and freedoms, such as the right to liberty and security, it is necessary to be extremely careful in interpreting whether the conditions for applying in-flagrante delicto exist in the concrete case. After the coup attempt on July 15, 2016, the judges, prosecutors, and members of high courts who are subject to special procedural guarantees recognized by law in terms of their detention, arrest, investigation and prosecution, were subjected to a state of in-flagrante delicto, bypassing these special guarantees and their arrests based on this, were discussed both in domestic law and before the ECHR and certain differences of opinion emerged between the ECHR and national courts. The ECHR found the courts’ interpretations regarding the in-flagrante delicto procedure applied to Turkish judges and prosecutors to be quite expansive, and concluded that this violated the principle of foreseeability and legality. Keywors: Rule of Law, Right to Liberty and Security, Terror Crimes, In-Flagrante Delicto, Continuing Offense GİRİŞ 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde silahlı terör örgütü iddiasıyla çok sayıda yargı mensubu hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılırken, haklarında ağır ceza mahkemesinin yetkisine giren bir suçüstü hali olduğundan bahisle, tabi oldukları özel kanunlardaki usuli güvenceler bir kenara bırakılarak, genel hükümler çerçevesinde yakalama-gözaltına alma ve tutuklama işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bahse konu yargı mensupları, iç hukuk yollarını tükettikten sonra, haklarında suçüstü işlemi yapıldığını ve sonrasında da gözaltına alınıp tutuklandıklarını, yaptıkları görev gereği tabi oldukları özel usuli güvencelerin uygulanmadığını, suçüstü işlemi ve devamında gerçekleştirilen işlemler nedeniyle İHAS’ın 5’inci maddesindeki özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğini savunarak İHAM’a başvurmuşlardır. İHAM, Türk yargı mensuplarının, haklarında suçüstü işlemi tatbik edilerek özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine ilişkin, yaptıkları birçok başvuruyu Turan ve Diğerleri-Türkiye başvurusunda birleştirerek toplu ihlal kararı vermiş, yargıçlık teminatına sahip bu kişilerin tabi oldukları kuralların öngörülebilirlik ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak yorumlanmasını ihlal kararına gerekçe olarak göstermiştir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1