Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı
102 Menfî Tespit Davalarını Zorunlu Arabuluculuğa Dahil Saymanın Gereksizliği Üzerine areas to other areas as well. With this tendency, some erroneous and contradictory precedents are given, especially about the nega- tive declaratory actions. This action, which should not be accepted within the scope of compulsory mediation, has damaged the legal certainty with incorrect precedents. In this study, we will examine the precedents of the Istanbul Circuit Courts of Appeal. Keywords: Mediation, Cause of Action, Negative Declaratory Action, Istanbul Circuit Courts of Appeal, Legal Certainty Giriş (ve Hukuku Zorlayan Dönüşümün Tespiti) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile birlikte 2012 yılında ihtiyarî olarak kabul edilen ve hukuk sistemimize kanunî olarak giren arabuluculuk, daha sonra 2017 yılında 7036 sayılı yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile ve 2018 yılında 7155 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen hükümle birlikte dava şartı adı altın- da “zorunlu arabuluculuk” şeklinde uygulama alanı bulmaya başla- mıştır. Bu çerçevede şu anda iş uyuşmazlıklarıyla, ticarî uyuşmazlık- ların önemli bir kısmı zorunlu arabuluculuk kapsamındadır ve bu iki alandaki zorunlu arabuluculuğun diğer alanlara da yaygınlaştırılması konusunda yanlışı artıran bir eğilim söz konusudur. Zorunlu arabu- luculuk, arabuluculuğun özü ve temel evrensel ilkeleri bir yana, “ara” ve “bulmak” şeklindeki arabuluculuğun kelime anlamıyla da bağdaşır değildir. Deyim yerindeyse ismi ile müsemma olmayan bir durum söz konusudur; diğer bir ifadeyle oksimoron örneğidir. Arabuluculukla ilgili olarak arabuluculuk kurumunu yöneten, dü- zenleyen, organize eden kurumsal yapıda, arabulucuların eğitimi ve eğitim kurumları, doğru bir arabuluculuk sınavı, doğru arabuluculuk uygulamaları konusunda birçok eksik ve sorun varken, bu sorunlarda gerçek bir ilerleme kaydedilmemişken, zorunlu arabuluculuğun kabul edilmesi hem düzenleme hem de uygulama anlamında yeni sorunlara yol açmaya başlamıştır. Aslında bu çok şaşılacak bir durum da değil- dir, zira “ perşembenin gelişi çarşambadan bellidir ” atasözü hayat bulmuş- tur. Nitekim konuyla ilgili başından beri dikkat çektiğimiz, uyardığı- mız yanlışlar, sorunlar tek tek maalesef ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu yanlışlara ve sorunlara hem genel olarak hem de özel bazı hususları ele alarak dikkat çektiğimiz farklı çalışmalara burada tekrar değinme- yeceğiz. Bu çalışmada o sorunlu konulardan birine değineceğiz.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1