Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı

130 Menfî Tespit Davalarını Zorunlu Arabuluculuğa Dahil Saymanın Gereksizliği Üzerine etmesi, bunun yanında davalıyı davacıya tercih etmesi anlamına da gelir. Bunun ne usûl kurallarıyla ne hâkimlikle izahı yoktur. İzah ya- pılsa da bu hukukçunun izahı değil, hukuk bilmeyen bir kişinin izahı olabilir. Bu temel usûl ilkeleri bilinmeden ve yok farzedilerek yorum yapılması ancak bilgiye ve hukuka değil, keyfî bir yorum olacaktır. Tüm bu aklî ve mantıkî durumla, menfî tespit davasının doğası- nın bu işe uygun olmaması karşısında, menfî tespit davalarının ko- nuları da buna uygun değildir. Örneğin, bir menfî tespit davasında davacı, aramızda hiçbir hukukî ilişki kurulmadı ya da hukukî ilişki baştan geçersizdi o sebeple borcum yok diyebilir; keza borcum vardı ama ifa ettim o sebeple borcum yok da diyebilir. Hatta konumuz ba- kımından daha çarpıcı olacak şekilde, menfî tespit davasında borçlu olduğu iddia edilen davacı, alacaklı olduğunu iddia eden davalının elindeki belgenin sahte olduğunu ya da irade fesadına uğratılarak, hata, hile, ikrahla bu belgeyi aldığını ileri sürebilir. Böyle bir durum- da, seni tehdit edenle, hile yapanla, aleyhine sahte belge düzenleyenle otur bir anlaş bakalım, en azından dene mi demek gerekir? Belki kar- şılaşmak dahi istemediği, karşılaştığında korku ve endişe taşıyacak birine, sen seni tehdit edene mahkûm ve mecbursun, yoksa menfî tes- pit davası açıp hakkını dahi arayamazsın demenin hukuk ve akıl bir yana, ahlâkla ve insanlıkla bağdaşır bir tarafı da yoktur. Hukuk, bazı menfaatler ve inatlar için ahlâktan bu kadar uzaklaşmamalı, ahlâkın sınırları bu kadar zorlanmamalıdır. Salt istatistiklerde uyuşmazlıkları ve yargının iş yükünü azalttık inadı ve ısrarı, salt arabuluculuğa daha çok iş çıksın lobici bakış açısı ile hukuk ve ahlâk sınırları bu kadar zorlanmamalıdır. Menfî tespit davasındaki bu gereksiz tartışmaya benzer tartışma- lar başka bazı dava türlerinde, örneğin itirazın iptali davasında da ya- pılmaktadır. Ancak, konumuz dışında kaldığından onların üzerinde durmuyoruz. Bununla birlikte o konularda da burada yaptığımız eleş- tirilerin önemli ölçüde geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Aslında hukukta tartışılacak ve tartışmayı hak eden çok konu vardır, ancak birçok şey de çok açıktır, bunları tartışmak hem hukukî değildir hem de boşuna enerji harcamak ve hukukun kavramlarıyla

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1