Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı
139 TBB Dergisi 2020 (148) İbrahim ERMENEK/ Betül AZAKLI ARSLAN değildir. Bu kapsamda önemli olan, bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat alacağına ilişkin ticarî davaya vücut verir bir uyuşmazlığın bulunmasıdır. Bu uyuşmazlığın hangi hukuk mahkemesinin görev alanına girdiğinin bir önemi yoktur. 2 İşaret ettiğimiz nitelikleri taşı- mak kaydıyla açılması düşünülen dava asliye ticaret mahkemesi, as- liye hukuk mahkemesi, tüketici mahkemesi 3 veya fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinden birisinin görev alanına girebilir. Türk Ticaret Kanunu madde 5/A kapsamında arabulucuya baş- vuru zorunluluğuna tabi olan talepler ilâmlı icra takibine konu olabile- 2 “TTK 4. maddesi kapsamında, ticari dava sayılan bu davaların 6502 sayılı Tuketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1.maddesinde acıklanan gerekceyle zayıf tarafı koruma amacıyla ihtisas mahkemesi niteligindeki tuketici mahkeme- sinde gorulmesi davanın ticari olma niteligini degistirmez. Çnkü TTK 4/1-g maddesi ile davanın ticari olması tarafların sıfatına degil, davanın dayanagı ya- sal duzenlemenin niteligine yani bankacılık islemlerine gore belirlenmistir. Zaten bankacılık islerinin buyuk bolumü tuketicinin taraf oldugu hususlara iliskindir. Dolayısıyla da dava tuketici mahkemesinde gorulse de ticari davadır. Aynı Kanun’un 83-2maddesinde ‘Taraflardan birini tuketicinin olusturdugu islemler ile ilgili diger kanunlarda duzenleme olması, bu islemin tuketici islemi sayılmasını ve bu Kanunun gorev ve yetkiye iliskin hukumlerinin uygulanmasını engellemez’ denmesinin nedeni de tam bu gibi durumlara acıklık getirmek icindir”, İstanbul BAM 18. HD, 16.05.2019, 1066/1022, bkz.: www.kazanci.com.tr , e.t.: 18/04/2020. 3 Koçyiğit/Bulur, Türk Ticaret Kanunu madde 4 kapsamına gire uyuşmazlıklar- dan birisinin tüketici işlemi olması onun ticari dava olma vasfını ortadan kaldır- mayacağını ve bu tip uyuşmazlıkların çözümünde tüketici mahkemeleri görevli olsa bile, arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunduğunu ileri sürmektedir. Bkz.: Koçyiğit/Bulur, s.125; Buna karşılık Tanrıver, tüketici uyuşmazlıkların niteliği- nin arabulucuya başvuru zorunluluğu ile uyuşmadığını; ticari dava niteliğindeki bir uyuşmazlığın taraflarından birisinin tüketici olması halinde ticari uyuşmazlık olmaktan çıkıp tüketici uyuşmazlığına dönüşeceğini, bu halde görev ve yetki ku- rallarının öncelikle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre belirleneceğini, bu Kanun’un madde 83/II hükmü çerçevesinde bu Kanun’un göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının, başka kanunlarda bu konuda açık bir düzenleme olmadıkça, engellenemeyeceğini, bu nedenle tüketici mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlıkların arabulucuya başvuru zorun- luluğu kapsamında olmadığı görüşündedir. Bkz.: Süha Tanrıver, “Dava Şartı Ara- buluculuk Üzerine Bazı Düşünceler”, TBB Dergisi , Ankara 2020, S. 147, (s.111-142), s. 117, dn. 2, (Tanrıver-Dava Şartı Arabuluculuk). Kanımızca, özellikle mutlak ti- cari davalar söz konusu olduğunda işlemin taraflarından birisinin tüketici olması (uyuşmazlığın tüketici işlemi olması) onun ticari dava vasfını ortadan kaldırmaz. Diğer taraftan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un madde 83/II hük- mü, kanun hükümlerinin uygulanma önceliğinin belirlenmesi bakımından (önce- ki kanun-sonraki kanun, genel kanun-özel kanun ve özel norm-genel norm gibi) bir üst norm değildir. Ancak, tüketici uyuşmazlıklarının niteliği ve bu Kanun’un sevk amacı dikkate alındığında, bu Kanun’un amacını ve koruduğu menfaat den- gesini aşacak uygulamalar Anayasa’nın 172’nci maddesinin ihlali anlamına gelir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1