Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı
151 TBB Dergisi 2020 (148) İbrahim ERMENEK/ Betül AZAKLI ARSLAN İlâmsız icra prosedürü içerisinde açılan davalarda da bir yargıla- ma faaliyeti yürütülmekle birlikte, bu faaliyet esnasında öncelikle İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenen usul hükümleri uygulanmaktadır. Bu durum icra ve iflâs işleri için, usul hükmü düzenleyen diğer kanunlara nazaran İcra ve İflâs Kanunu’nun özel nitelikli bir kanun olmasının doğal bir sonucudur. Ayrıca bu düzenlemelerin birçoğunda davala- rın genel hükümler çerçevesinde açılıp yürütüleceğine ilişkin özel hü- kümlere de yer verilmiştir (İİK m. 67/I, m. 72/VII, m. 89/IV, m. 97/XI, m. 158/II gibi.). Bu düzenlemeler olmasaydı dahi medeni yargının ge- nel kanunu mahiyetindeki Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri niteliğine aykırı düşmedikçe ilâmsız takip prosedürü içerisinde açılan davalar hakkında da uygulanacaktı. 35 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yanı sıra, diğer bazı özel ka- nunlarda da medeni yargıyı ilgilendiren usul hükümleri yer almakta- dır. Bu hükümlerin tipik örneklerinden birisini de Türk Ticaret Kanu- nu madde 5/A’da yer alan bazı ticarî davalarda arabulucuya başvuru zorunluluğuna ilişkin düzenleme oluşturmaktadır. Bu tip Kanunlarda yer alan özel hükümlerin İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenen dava- lara da uygulanabilmesi için, bu düzenlemelerin işaret ettiğimiz da- vaların niteliğine uygun olması ve bu davalar ile ulaşılmak istenilen amaçla uyumlu olması gerekir. Bu kapsamda İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenen davaların yukarıda işaret ettiğimiz amacı ile Türk Ticaret Kanunu madde 5/A’da öngörülen arabulucuya başvuru zorunluluğu- nun amacı birbirleri ile uyumlu değildir. Diğer taraftan, icra ve iflâs hukuku alanında alacaklının, takip içe- risinde ve bir takiple bağlantılı olarak üçüncü kişilere ( hatta bazen üçün- cü kişinin alacaklıya karşı açabildiği İİK m. 89/III çerçevesinde menfi tespit davası ve İİK m. 99 çerçevesinde açılan istihkak davası gibi ) veya borçlu ile birlikte üçüncü kişilere karşı açabildiği (istihkak davası, sıra cetveline karşı itiraz davası, tasarrufun iptali davası, İİK m. 89/IV çerçevesinde açılan tazminat davası, İİK m. 120 çerçevesinde açılan çekişmeli alacağın tahsili da- vası ve kayıt kabul davası gibi) bazı spesifik dava türleri bulunmaktadır. Bu davaların bazılarının bir ticarî dava olup olmadığı tartışılabilirse de yukarıda işaret ettiğimiz genel amaç bu davalar bakımından da ge- çerlidir. 35 Yarg. 12. HD, 11.12.2012, 19983/37190, bkz.: Kuru-İcra El Kitabı, s. 350.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1