Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı

175 TBB Dergisi 2020 (148) İbrahim ERMENEK/ Betül AZAKLI ARSLAN V. İflâs Takibi Prosedürü İçerisinde Açılan Bazı Davalar Bakımından Arabulucuya Zorunluluğu 1. İflâs Davası İflâs davası, İcra ve İflâs Kanunu’nun 154 ve devamı maddelerin- de düzenlenmiş bir mutlak ticarî davadır (İİK m. 154/III). 83 Doktrinde iflâs davasının arabulucuya başvuru zorunluluğuna tabi olmadığı ileri sürülmektedir. 84 İflâs kararı verilmesinin tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir husus olmaması bu görüşün dayanağını oluş- turmaktadır. Koçyiğit/Bulur’un iflâs davasının arabulucuya başvuru zorunlu- luğuna tabi olmadığına ilişkin görüş bakımından öncelikle bu yakla- şımlarının, menfi tespit ve itirazın iptali davasının arabulucuya baş- vuru zorunluluğuna tabi olduğuna ilişkin görüşleri ile çeliştiği tespiti yapılmalıdır. Esasen taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık konusu bakı- 83 Mine Akkan, Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2017, s. 160; Tanrıver-Usul, s. 156, 157; Koçyiğit/Bulur, s.101; Seyithan Deliduman/Yakup Oruç, “Ticari Dava,” MÜHFD , İstanbul 2012, C. 18, S. 2, (s. 99-110), s. 105; Şükrü, s. 61.“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi›nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflâs davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır”. Yarg. 15. HD, 20.11.2017, 2048/4015, bkz.: Koçyiğit/Bulur, s. 93, dn. 49. 84 Koçyiğit/Bulur, s.75; Tanrıver-Dava Şartı Arabuluculuk, s.116, 117, dn. 2; Ayrıca Tanrıver, iflas davalarının bir an için tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri bir dava olarak kabulü halinde dahi, “takipli iflâs yollarından birisine başvuru üzerine, borçlunun iflâsının sağlanması için, açılmış olan iflâs davası ise, alelâde bir alacak davası olmayıp; takip prosedürünün devamını sağlamaya yönelmiş, onun ayrılmaz bir parçasını teşkil eden dava konumunda bulunması ve verilecek olan iflâs kararının, sadece iflâs takibini yapan alacaklının değil; borçlunun tüm alacaklılarının hukukî durumunu etkileyecek şekilde, derhal hüküm ve sonuçlar doğurabilecek bir nitelik taşıması sebebiyle borçlunun süresi içerisinde iflâs öde- me emrine itiraz etmesi üzerine iflâs isteyen alacaklının alacağının varlığının, ge- nel hükümler çerçevesinde, mahkemece, araştırılacak bir boyut kazanmış olduğu hallerde bile, bu tip davaların arabulucuya başvuru zorunluluğuna tabi olmadığı gibi, ihtiyari arabuluculuğa da tabi olmayacağını ileri sürmektedir. Bkz.: Tanrıver- Dava Şartı Arabuluculuk, s. 117, dn. 2. Budak ise, iflas davalarının inşai nitelikte ticari davalar olması nedeniyle dava şartı arabuluculuk kapsamında yer almadı- ğını ileri sürmektedir. Budak, s. 34.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1