Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

41 TBB Dergisi 2022 (160) Oğuzhan SAPAN / Tuğba ÜNSAL SAPAN rektiği yönünden Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından106 bozma kararı verilmiştir. Söz konusu Yargıtay kararından kişilerden alınan örnekler üzerinde yapılan moleküler genetik incelemeler neticesinde elde edilen verilerin doğruluğunun dahi tartışmaya konu olduğu görülmektedir.107 Anayasa m. 38/6 gereğince, kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği düzenleme altına alınmıştır. CMK m. 217/2 de yüklenen suçun hukuka uygun elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceği, CMK m. 206/2-a gereğince de bir delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması halinde ortaya konulmasının reddedileceği belirtilmiştir. CMK m. 289/i gereğince de hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanması halinde bunun hukuka kesin aykırılık teşkil edeceği düzenlenmiştir.108 Bu yönüyle hukuka aykırı delillerin uzak etkisi (zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur ilkesi) gereğince fiilen oluşturulmuş “DNA veri tabanına” kayıtlı tüm verilerin, bu veriler üzerinden yapılan tüm tespitlerin hukuka aykırı delil kapsamında kaldığı ve söz konusu bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği, hatta yapılacak değişiklikle DNA veri tabanının bir kanuni temele oturtulması halinde de daha önceden arşivlenmiş olan bu verilerin kullanılamayacağı açıktır. 106 Yargıtay 2. CD. 14.06.2017 tarih ve 2014/37516 E., 2017/6909 K.; ayrıca bkz. Yargıtay 13. CD. 25.11.2019 tarih ve 2019/6450 E., 2019/16924 K.; Yargıtay 13. CD. 16.12.2009 tarih ve 2019/7809 E., 2019/18395 K.; Yargıtay 2. CD. 29.04.2014 tarih ve 2014/13900 E., 2014/11288 K. 107 Başka bir olay nedeniyle elde edilmiş DNA profilinin, yargılamaya konu olay yerinden elde edilmiş DNA profili ile aynı olduğu gerekçesiyle yargılama yürütülüp suça sürüklenen çocuk hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ise de fiilen oluşturulmuş DNA veri tabanında bulunan DNA profilinin gerçekten suça sürüklenen çocuğa ait olup olmadığının araştırılmamasının bozma ilamlarına konu olduğu görülmektedir. (Yargıtay 13. CD. 22.10.2019 tarih ve 2019/11339 E., 2019/14940 K.) Hatta bir Yargıtay kararında benzer durumdaki sanığın belirtilen tarihte cezaevinde olduğunun tespiti karşısında ilk derece mahkemesince bu konuda araştırma yapılmadan karar verilmesi nedeniyle bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 17. CD. 17.10.2017 tarih ve 2015/23169 E., 2017/11919 K.) 108 Konu ile ilgili Anayasa m. 38’in “kanuna aykırı”, CMK m. 206, 217 ve 289’un ise “kanuna aykırı” ve “hukuka aykırı” elde edilmiş deliller ifadesini kullanması nedeniyle doktrinde bu ifadelerle aynı hususun kastedilip kastedilmediği hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. (Bkz. Gedik, s. 391 vd.; Koca, s. 222 vd.; Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 660-662; Öztürk/Tezcan/Erdem/Erden Tütüncü/Sırma Gezer/ Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Altınok Villemin/Tok, s. 403 vd.; Temizsoy Bayram, s. 122-123)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1