Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

138 6igRrWDFÕOÕNWD TDKNiPGe øWirD] +DNeP +eyeWinin DirenPe +DNNÕ dair Yargıtay 11 ve 17. Hukuk Daireleri arasında görüş ayrılığı yaşanmıştır. Bu husustan doğan görüş ayrılıklarının giderilmesi konusunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından 2019/4E – 2020/1K sayılı ve 19.06.2020 tarihli,20 kapsamlı bir içtihadı birleştirme kararı verilmiş ve görüş aykırılıkları ortadan kaldırılmıştır. Kararda, sigorta tahkimdeki uygulamanın, istisnai bir durum olan “atlamalı temyize” örnek teşkil ettiğinden bahisle, kanun koyucunun istinaf kanun yolunu öteleyerek kendine özgü itiraz ve temyiz sistemini kurduğu ve “hak arama özgürlüğü” çerçevesinde temyiz sınırının üzerindeki uyuşmazlıklar için temyiz kanun yolunu açık tuttuğu kabul edilerek itiraz üzerine verilen kararların temyiz yoluna tabi olacağına hükmedilmiştir.21 20 https://lib.kazanci.com.tr/kho3/ibb/files/dsp.php?fn=ibgk-2019-4. htm&kw=`2019/4`&cr=yargitay#fm, Erişim Tarihi: 12.12.2022. 21 “…Esasen sigorta tahkiminin genel karakteristik yapısı, kapsamı, işleyişi, öngördüğü kurumsal yapı bakımından da HMK’nın 407. ve devamı maddelerinde düzenlenen iç tahkimden farklı olması, istinaf kanun yolunun uygulanması hâlinde HMK’nın 439. maddesindeki istinaf kanun yolunda hakem kararlarının iptali nedenleri olarak öngörülen nedenler ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen temyiz nedenlerinin farklı olması karşısında kanunların çatışması ve hangi hükümlerin uygulanacağı sorununu ortaya çıkaracağı gibi dört aşamalı bir inceleme sonucunu doğuracaktır. Bu durumda kanun koyucunun gerekçe kısmında açıkça belirttiği, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların hızlı, çabuk ve ekonomik bir şekilde ve bu işin uzmanlarınca çözümü imkân ve ihtimali ortadan kalkacaktır. 6100 sayılı HMK’nın “genel kanun”, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun ise “özel kanun” olduğu hususu hiçbir kuşku ve duraksamaya yol açmayacak ölçüde açıktır. Bu şekilde bir özel düzenleme varken genel yollama kuralının uygulanması ise hukuk metodolojisi ile de bağdaşmayacaktır. Bu konuda ilgili maddenin sonraki düzenlemelerinde kanun koyucunun istinaf kanun yolunu esastan ve içerik olarak da denetime tabi tutmak amacıyla kasten ve özellikle devre dışı bıraktığı, kendi özel itiraz ve temyiz sistematiğini kurduğu belirgindir. İstisnai bir düzenleme olan bu durum öğretide “atlamalı temyiz” olarak isimlendirilerek, istinaf incelemesi yapılmadan doğrudan temyize tabi işlere örnek gösterilmektedir. Kanun koyucunun istinaf incelemesi yerine itiraz hakem heyeti incelemesini tercih ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile bağlantılı olan ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde güvence altına alınan “hak arama özgürlüğünü” korumak bakımından belirli miktarların üzerindeki uyuşmazlıklara karşı temyiz kanun yolunu açık tuttuğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra itiraz üzerine verilen kararları temyiz kanun yoluna tabidir…”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1