Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

22 Türk Ceza Hukukunda Af ğurmasına engel olmak için tercihin sanığa bırakılması, sanığın tercihi doğrultusunda yargılamaya devam olunarak hakkında beraat kararı verilmesine imkân tanınması55 için Anayasa m. 87 ve TCK m. 65’de bu yönde açık hüküm olmadığından,56 ilgili af kanununa bu yönde bir hüküm konulması gerektiği düşünülmektedir.57 58 kanunu kapsamına giren şüpheli, sanık veya hükümlülerin kanundan yararlanıp yararlanmamak konusunda tercih haklarının olmamasını ifade etmektedir. Dönmezer/Erman, Cilt: III, s. 219; Centel/Zafer/Çakmut, s. 772; Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 754; Akbulut, s. 1086. Ceza kanununda bu konuda açıklık olmadığından, ilgili af kanununda aksine hüküm bulunmadığı sürece affı reddetmenin mümkün olmadığına dair benzer tespit ve değerlendirmeler için bkz. Toroslu/Toroslu, s. 501. Aynı yönde bkz. Sözüer, s. 224 vd. 55 Bu imkânın tanınmaması, kişinin hakkında uygulanan haksız tutuklama gibi tedbirler nedeniyle CMK m. 141 uyarınca tazminat alamaması sonucunu doğurması gibi sakıncalar da doğuracaktır. Benzer tespitler için bkz. İnceoğlu, s. 70 vd.; Sözüer, s. 245. Bu doğrultuda CMK m. 144/3 uyarınca genel veya özel af nedeniyle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilenlerin tazminat isteyemeyeceğine dair düzenlemenin de aftan yararlanan kişinin haksız yere tutuklanmış olması mümkün olduğundan doğru bir düzenleme olmadığına dair bkz. Köksal Bayraktar, Başlıksız, içinde; Türk Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Af Sorunu, Ed. Serap Keskin Kiziroğlu, Okan Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2011, (88-91), s. 91. 56 765 sayılı TCK gibi, 5237 sayılı TCK’nın da bu konuda susmayı tercih ettiğine dair tespitler için bkz. Tolga Yıldırım, s. 35. 57 Özek, s. 170, 171, 172; Veli Özer Özbek, Türk Ceza Kanunu’nun Anlamı, Cilt: 1, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2010, s. 996; Öztürk/Erdem, s. 611. Affı reddetme ve aklanmayı isteme hakkının, Anayasa m. 2 uyarınca insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olmanın ve Anayasa m. 36 uyarınca hak arama hürriyetinin gereği olduğu yönünde bkz. Atila, s. 280 vd. Affı reddetmenin, insan hakkı olarak Anayasal bir temel hak olduğu ve bu hakkın tanınmasının, Anayasa m. 5 gereği devletin temel amaç ve görevleri arasında yer aldığına dair ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Zehra Odyakmaz, “1982 Anayasası Açısından Bireyin Aftan Yararlanmayı Reddetme Hakkı”, içinde; Anayasa Yargısı, Anayasa Mahkemesi’nin 39. Kuruluş Yıldönümü Nedeniyle Düzenlenen Sempozyumda Sunulan Bildiriler, Ankara 2001, (364377), s. 365 vd. Af kanununun yürürlüğe girdiği anda kesin hükümle mahkum edilmiş bulunanlar bakımından, affın mecburiliği ilkesinin geçerli olması gerektiği; ancak affın geciktirici şarta ya da koşula bağlı olarak ilan edildiği hallerde, kişi hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunsa dahi, hükümlünün bu şart ya da koşulu yerine getirmemek suretiyle aftan yararlanmamasının mümkün olduğu, bu istisnai haller bakımından da aslında dolaylı olarak affın reddine imkan tanındığına yönelik değerlendirmeler için bkz. Keyman, s. 51 vd., 61. Benzer tespitler için bkz. Sözüer, s. 224, 225 vd. Bireyin cezasının infaz edilmesinde bir hakkının olduğundan söz edilemeyeceğinden, af ilan edildiğinde cezası kesinleşmiş olan kişilere affı reddetme imkanının tanınamayacağı; hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşmediği için affı reddetmesine imkân tanınan kişilerin de yargılama sonunda kesin hükümle mahkûm edilmeleri halinde yine de aftan yararlanmalarına imkân tanınması gerektiğine dair bkz. Öztürk/Erdem, s. 607. Bununla birlikte öğretide, salt maddi gerçeğe ulaşmak uğruna, hükmedilmesi halinde çektirilmesi mümkün olmayan bir ceza doğuracak olan yargılama sürecine devam etmenin, usul ekonomisine aykırı olduğu ve külfetten başka bir şey doğurmayacağına yönelik görüşler de savunulmaktadır. Bu tespitler için bkz. Tolga Yıldırım, s. 36. 58 İlgili genel af kanunlarında tek tek bu yönde bir düzenleme getirmek yerine, bu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1