Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

81 TBB Dergisi 2023 (166) Nesibe KURT KONCA / Seyhan SELÇUK Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamına girip girmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. TKHK m. 73, tüketici mahkemelerinin görevli olduğu uyuşmazlıkları, tüketici işlemleri48 ile tüketiciye yönelik uygulamalardan49 doğabilecek uyuşmazlıklar olarak düzenlemektedir. Öğretide tüketici uyuşmazlığı, taraflardan birinin tüketici, diğerinin satıcı veya sağlayıcı olduğu, tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar olarak tanımlanmaktadır.50 Dolayısıyla tüketici uyuşmazlığından söz edebilmek için, tüketici ile satıcı veya sağlayıcı arasında ya bir tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik bir uygulamanın bulunması gerekmektedir. TKHK m. 3,1/k uyarınca tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden51 gerçek veya tüzel kişidir. Tüketici tanımın48 TKHK m. 3/1’e göre tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemdir. 49 TKHK m. 3’te tanımlar başlığı altında tüketiciye yönelik uygulamadan ne anlaşılması gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olmakla birlikte, kanunun kapsamının düzenlendiği maddenin gerekçesinde, tüketiciye yönelik uygulama kavramı açıklanmaya çalışılmıştır. TKHK m. 2’nin gerekçesinde, “… Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin, tüketicilerle sözleşme imzalamadan önce, sözleşmenin kurulması esnasında ve sözleşme imzalandıktan sonra yaptıkları uygulamalar da Kanun kapsamında değerlendirilecektir. Örneğin, tüketici kredisi vermeden önce tüketicilere verilmesi öngörülen sözleşme öncesi bilgi formu, devre tatil sözleşmesinin kurulması esnasındaki satış yöntemi veya bir malın satışından sonra o mala ilişkin satış sonrası hizmetler gibi uygulamalar konusunda çıkabilecek uyuşmazlıklara bu Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu hüküm ile özellikle bir hukukî işleme veya sözleşmeye dayanmayan, tüketiciye yönelik haksız ticari uygulamaların da Kanun kapsamında olduğu açıklığa kavuşturulmuş olmaktadır” şeklinde ifade edilmiştir. 50 Mehmet Akif Tutumlu, Tüketici Yargılaması Hukuku, 2. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2019, s. 64, 139; Gökçen Topuz, Tüketici Mahkemeleri, 1. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2018, s. 37; Murat Aydoğdu, Tüketici Kılavuzu Hukuk Rehberi, 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2014, s. 58; Seda Özmumcu, “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Hükümleri ve Yargıtay Kararları Çerçevesinde Tüketici Mahkemelerinin Görev Alanına Giren Uyuşmazlıklara Genel Bir Bakış”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 16 (Özel Sayı), 2014, s. 841. 51 Hareket eden ifadesi sayesinde, bir kişi, mal veya hizmeti henüz satın almadan, kullanmadan veya yararlanmadan ve hatta sözleşme yapılmadan önce bile sözleşme görüşmelerinden doğan (culpa in contrahendo) tazminat talepleri bakımından da tüketici olarak kabul edilebilmektedir (Tutumlu, s. 66).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1