Türkiye Barolar Birliği Dergisi 167.Sayı

180 Aleyhe Bozma Yasağının İstinaf Bakımından Yeri ve Uygulaması nun yolu incelemesinin söz konusu olduğu her durumda3 ve hatta kanun yolu incelemesi sonrasında devam eden alt derece yargılamasında da geçerlidir. Esasen bu sonuç, dar ve geniş anlamda aleyhe bozma yasağı şeklinde net bir ayrım yapmaksızın bu yasağı kabul eden tüm yazarlar tarafından benimsenmektedir. O hâlde, aleyhe bozma yasağı veyahut aleyhe hüküm verme yasağı olarak ifade edilebilecek bu yasak gerek kanun yolu aşamasında gerekse kanun yolu aşaması sonrası devam eden alt derece yargılamasında, ilgili kanun yoluna tek başına başvuran tarafın daha aleyhine bir sonuçla karşı karşıya kalmasını engellemektedir. Biz bu çalışmada daha çok aleyhe bozma yasağı ifadesine yer vereceğiz. Bunu sadece temyiz aşamasındaki sürecin karşılığı olarak değil, istinafta ortaya çıkışı ve görünümünün karşılığı olarak kullanırken aslında istinafta ve ilk derecedeki kararların özelliği gereği aleyhe bozma değil, aleyhe hüküm (karar) verme yasağı olduğunu ifade etmek ve öyle anlamak gerekir. Anlamayı kolaylaştırmak için yeknesak bir terminoloji kullansak da içerik ve yargılama aşaması bakımından farklılık arz ettiği göz önünde tutulmalıdır. Bu yasak, kanun yoluna başvurmayarak daha lehe bir hüküm talebinde bulunmayan tarafın karardan memnuniyeti kapsamında değerlendirilmekte,4 medenî usul hukukunda geçerli olan temel ilkelerden tasarruf (m.5 24) ve taleple bağlılık ilkesiyle (m. 26)6 açıklan3 Aleyhe bozma, dar anlamda kanun yolu olarak tanımlanan hukukî çarelere özgü değildir. Önemli olan, hangi mahkeme tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, kararın kontrol edilmesi ve değiştirilmesidir (Atalı, Aleyhe Bozma, s. 18). 4 Nedim Meriç, Medenî Yargılama Hukukunda Tasarruf İlkesi, Ankara 2011, s. 50. 5 Sadece (m.) kısaltması ile gösterilen maddeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na aittir; diğer kanunlar ayrıca belirtilmiştir. 6 Tasarruf ve taleple bağlılık ilkesi hakkında detaylı açıklamalar için bkz. Kuru, Usul El Kitabı 2, s. 568-569; Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Cilt 1, 4. Baskı, Ankara 2021, s. 905 vd, 945 vd; Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 2020, s. 228-231, 269; Güray Erdönmez, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, 15. Baskı, İstanbul 2017, s. 783 vd; Murat Atalı/ İbrahim Ermenek/Ersin Erdoğan, Medenî Usûl Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2022, s. 94 vd; Meriç, Tasarruf, s. 30 vd. Alman hukukunda, ceza muhakemesi kanununda aleyhe bozma yasağı açıkça düzenlenmiştir (StPO § 331, 358/2, 373/2). Alman medenî usûl hukukunda ise, istinaf yolunda ileri sürülen taleple bağlılığa ilişkin Alman Usul Kanunu’nun 528. paragrafında ilk derece mahkemesi kararının sadece talep edildiği ölçüde değiştirilebileceği açıkça düzenlenmiş olup istinaf aşamasına ilişkin aleyhe bozma yasağı (Leo Rosenberg/Karl Heinz Schwab/Peter Gottwald, Zivilprozessrecht, 18. Auflage, München 2018, § 140, Rdnr. 6) ve aynı şekilde, taleple bağlılık ilkesinden hareketle talep edilenden daha fazlasına karar verilemeyeceği şeklinde bir yasak

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1