Türkiye Barolar Birliği Dergisi 149.Sayı

109 TBB Dergisi 2020 (149) Selçuk ÖZTEK / Sema TAŞPINAR AYVAZ / Serdar KALE madde gerekçesinde delil avansından da söz edilmektedir. Şu hâlde mevcut karmaşa sadece madde başlığının düzeltilmesi veya Tarifenin değiştirilmesi ile çözülecek gibi değildir. (TEKLİF m. 10) HMK MADDE 123: DAVANIN GERİ ALINMASI Maddenin birinci fıkrasına “ Bu takdirde davanın açılmamış sayılma- sına karar verilir” ibaresi eklenmiştir. HMK m. 123’te davanın geri alınmasının koşulları düzenlenmek- tedir. Buna göre davacı, hüküm kesinleşinceye kadar ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Davanın geri alınması, davadan feragat, davanın konusuz kalması veya davanın atiye bırakılması şeklinde ifade edilen kavramlar, uygu- lamada sıklıkla birbirine karıştırılan yargılama hukuku kurumlarıdır. Bu karışıklık hem mahkemenin vereceği karar türleri hem de yargı- lama giderlerinden kimlerin sorumlu olacağı hususları bakımından ortaya çıkmaktadır. Davanın geri alınmasını davadan feragatten ayıran temel farklı- lık, geri alınan bir davanın yeniden açılabilmesi mümkün iken, feragat edilen davanın yeniden açılmasının mümkün olmaması; feragatin ke- sin hüküm etkisidir (m. 311). Davadan feragat tek taraflı bir irade beyanı ile gerçekleşirken, da- vanın geri alınabilmesi için davalının açık rızası gerekir. Davadan fera- gat halinde mahkemenin, esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığı şeklinde bir hükümle, yani bir anlamda mevcut durumu ortaya koya- cak bir şekilde hüküm kurması lazımdır. Oysa davanın geri alınması halinde mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekir. Uygulamada davanın atiye terki biçiminde ifade edilen kurumun ise Kanun’da bir karşılığı bulunmayıp, bu şekilde beyanda bulunan ta- rafa, mahkemenin, talebinin ne yönde olduğunu açıklattırıp buna göre karar vermesi gerekir. Benzer nitelikteki usulî kurumların ortaya çıkarabileceği bir di- ğer sorun ise, az önce bahsedildiği üzere, yargılama giderlerine kimin mahkûm edileceği noktasındadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1