Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

164 Fatura Düzenleme Süresi ile İlgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Verilen Yetkinin Anayasal ... lemeler öngörülebilir nitelikte olmalıdır.30 Vergi hukuku bakımından geçerli ve son derece önemli olan bu ilke ve belirlemeler “süreler” konusunda da geçerlidir. Kısaca vergi hukukunda “süreler” de vergilendirmede asli temel öğeleri tamamlayıcı nitelikte olan, vergisel ödevleri ve yöntem ilişkilerini belirleyici mahiyettedir ve her iki kategorideki öğenin de yasa ile düzenlenmesi ve yukarıda bahsi geçen genel olarak hukuki güvenlik ve özel olarak belirlilik ilkeleri bakımından mükelleflerin süreye ilişkin olarak hukuk kurallarını önceden bilmeleri, tutum ve davranışlarını bu kurallar nazarında güvenle belirlemeleri ile mümkündür. Sonuçta bu ilke uyarınca, yasal düzenlemelerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması gerekmektedir. Bu noktada akla gelebilecek soru, vergi hukukunda “süreler” konusu, vergi alanında ayrıntılarıyla düzenlemesinin olanaklı bulunmadığı hallerden midir? Daha ayrıntılı bir ifadeyle, “süreler” acaba vergilendirmede uygulamaya, tekniğe ve uzmanlığa ilişkin konulardan olup, yürütme organına düzenleyici idarî işlemlerde bulunma yetkisinin verildiği ve böyle bir durumda yasallık ilkesi ile belirlilik ilkesinin zedelenmediği konular arasında kategorize edilebilir mi? Bu soru için yapabileceğimiz ilk tespit ve buna ilişkin ilk cevap esasen çalışmanın önceki kısımlarında izah edilmeye çalışılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, “süreler”, vergilendirmede asli temel/ kurucu öğeleri tamamlayıcı nitelikte olan, vergisel ödevleri ve yöntem ilişkilerini belirleyici mahiyettedir. Dolayısıyla vergi hukukunda asıl olan “süreler” konusunda yasal düzenlemeye gereksinim duyulduğudur. Ancak Anayasa Mahkemesi31 kararlarında da belirtildiği üzere, 30 AYM, E.2019/53, K.2019/75, 19/9/2019; E.2014/72, K.2014/141, 11/9/2014. AYM, E:2020/15, K: 2020/78, R.G. 28/4/2021-31468; AYM, E: 2019/106, K:2019/100, R.G. 14.02.2020/31039. Yine başka tarihli kararlarında AYM aynı yönde şu açıklamalarda bulunmuştur: “Vergi alacaklısı olan devleti vergi alacağını takip etme ve harekete geçirme konusunda itici bir güç olan zamanaşımı, vergilendirmenin temel öğeleri arasındadır ve süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması sonucunu doğurur. Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olunmaması için vergiyi doğuran olay, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, yaptırım gibi vergilendirmenin temel öğelerinden olan zamanaşımının da yasalarla belirlenmesi gerekir.” (AYM, E: 2006/124, K: 2009/146, R.G. 08.01.2010-27456; AYM, E: 2004/14, K: 2004/84, R.G. 22.10.2005/25974). 31 AYM, E: 1996/49, K: 1996/46, R.G. 02.12.2000-24248; AYM, E: 2010/62, K:

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1