Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

19 TBB Dergisi 2022 (160) Oğuzhan SAPAN / Tuğba ÜNSAL SAPAN ve 81h’ın48 aksine sadece sanığın tespitine yönelik moleküler genetik incelemelere müsaade etmemiştir. Doktrinde Yönetmelik’in 14/4’teki moleküler genetik incelemelerin özel kalıtsal karakterler hakkındaki açıklamayı içermediği bilinen kromozom bölgesi ile sınırlı kalmasına özen gösterileceği hükmüne mıştır. (Özbek, s. 66; Wolters, s. 41;) Hükmün beşinci fıkrasında da gerek mevcut soruşturma gerekse ilerideki soruşturmalar için toplanan verilerin Federal Kriminal Polis Dairesinde saklanacağı, Federal Kriminal Polis Dairesi Kanunu uyarınca kullanılabileceği ve sadece ceza yargılaması, tehlikeyi önleme amaçları ile ve bu amaçlara yönelik uluslararası hukuki yardım amacıyla aktarılabileceği düzenlenmiştir. (Wolters, s. 40; Özbek, s. 70) Alman doktrininde Kanun’un gelecekteki suçlara değil, gelecekteki ceza yargılamalarına atıf yaptığını belirterek önce işlenen ancak henüz aydınlatılmamış suçlar bakımından da hükmün tatbikinin mümkün olduğunu belirtilmektedir. (Wolters, s. 40) Özbek, ceza muhakemesinin suçun işlenmesiyle devreye girmesi nedeniyle, bu şekilde bir düzenlemenin ceza muhakemesi ile bağdaştırılmasının güç olduğunu, bunun daha çok önleyici tedbir mahiyetinde bulunduğunu ancak mutlak anlamda suçun önlenmesinin mümkün olmaması karşısında bu tedbirin ceza muhakemesi sınırları içinde kalacağını ifade etmektedir. (Özbek, s. 64) Görüldüğü üzere CMK’ya kaynak teşkil eden Alman Ceza Muhakemesi Kanunu düzenlemesi ile ancak belirli koşullar altında ve belirli amaçlar için ve belirlenen süreyle kişilerin DNA bilgilerine dair bir veri tabanının tutulabileceği düzenleme altına alınmış ve bu verilerin hangi şekilde korunacağı ve paylaşılacağı açık şekilde belirtilmiştir. 48 Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’nun DNA taraması başlıklı § 81h hükmüne göre; hayata, kişisel özgürlüğe veya cinsel dokunulmazlığa karşı bir suç şüphesinin bulunduğu hallerde, belirli nitelikler bakımından muhtemel fail ile özellikleri örtüşen kişiler hakkında yazılı olarak rızalarının alınması şartıyla, hücre örneği alınabilir, bunlar kişinin cinsiyetini ve DNA profilini belirlemek ya da eldeki bulguyla karşılaştırmak için moleküler genetik incelemeye tabi tutulabilir. Ayrıca, gerekli görülmesi, tedbirin özellikle suçun ağırlığı ile orantısız olmaması ve tedbirden etkilenen kişi sayısı göz önüne alınarak, mevcut örneğin örnek alınan kişiler ve bu kişilerin dikey çizgi akrabaları ile bu kişilerin üçüncü dereceye kadar yatay çizgi akrabası olan kişilerden sadır olup olmadığının belirlenmesine dair inceleme de yapabilir. Bunun için mahkemece yazılı emir verilmesi ve kararda belirli nitelikler bakımından muhtemel fail ile özellikleri örtüşen kişilerin gerekçe gösterilerek belirtilmesi gerekir. Bu karar verilirken ilgili kişilerin dinlenilmesine gerek yoktur. Bu karara itiraz edilemez. Artık ihtiyaç kalmaması halinde alınan hücre örnekleri ile DNA profiline dair veri derhal belgelendirilerek imha edilir. Ayrıca bu maddeye göre elde edilen veriler gelecek ceza yargılamalarında kimlik tespiti için kullanılamaz. (Gereon Wolters, “Alman Ceza Usul Hukuku’nda Bedensel Muayene ve DNA Analizi”, Almanca’dan Çeviren: Fatih Gündoğdu, Fasikül Hukuk Dergisi, 2010, C. 2, S. 7, s. 41; Yenisey/Nuhoğlu, s. 679.) Doktrinde hukukumuzda böyle bir hüküm olmadığı belirtilmekle birlikte, böyle bir uygulamayı engelleyen bir hüküm de olmadığı yönündeki görüşe, (Öztürk/Eker Kazancı/Soyer Güleç, s. 261) şüpheli veya sanık konumunda olmayan kişilerin temel haklarına en ağır şekilde müdahale eden bu tedbirin kanunla düzenlenmesi gerekliliği nedeniyle katılmıyoruz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1