Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

85 TBB Dergisi 2022 (160) Ünal BOZDAĞ belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesinin ihlali demektir. Zira belli suçlar yönünden, önceden belli ceza ve ceza usul hükümleri çerçevesinde ilk derece mahkemesi tarafından yargılaması yapılan sanık hakkında verilen hüküm istinaf incelemesi sonucu kesinleşmiştir. Bu kesinleşmeden sonra sanıklar normal yaşamlarına devam ederken bir kanun değişikliği ile yeniden sanık konumuna düşmektedirler. Çünkü sonradan yapılan yasal değişiklikle haklarında belli suçlar yönünden verilen kesin hükümler hakkında temyiz kanun yolu açılarak bu kesinlikleri kaldırılmıştır. Askıda bir hüküm haline getirilmiştir. Örneğin, kamu görevlisine hakaret veya suç işlemeye tahrik suçlarından ilk derece mahkemesinde yargılanan bir sanık hakkında verilen beraat hükmü istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş olsun. Beraat hükmü, niteliği gereği temyizi kabil kararlardan olmaması nedeni ile temyiz edilemediğinden kesinleşir. Buraya kadar yapılan yargılama ve süreç hukuk güvenliğinin bir unsuru olan öngörülebilirlik ve belirlilik ilkeleri çerçevesinde gerçekleşmiştir. Sanık önceden öngördüğü belirlenmiş kurallar çerçevesinde ilk derece mahkemesinde ve İstinaf Mahkemesi’nde yargılanıp beraat ettiğinden sanıklık statüsü sona ermiştir. Sanık, belirlilik ilkesi gereği mevcut yasal düzenlemelere göre yasal kanuni yolların; istinaf incelemesinin neticelenmesi ile bittiğini bilmektedir. Yani, hukuksal uyuşmazlıkları kesin olarak çözen mahkeme kararlarının kamu otoritelerince yerine getirilmesi olarak adlandırılan işlevsel güvenceye itibar etmiştir. Sanığın bu güvenceye rağmen hükmün kesinleşmesi sonrası yapılan yasal değişiklikle verilen kesin hükümlere (belli suçlar yönünden) karşı temyiz yolunun açılması ile sona eren sanıklık statüsü yeniden canlanmıştır. Sanık aleyhine katılan ya da Cumhuriyet savcısının temyizi ile bu canlanma oluşmaktadır. Yargılandığı dönemdeki yasalarda bu hükümlerin temyiz edilemeyeceğini bilen sanığın, yeni oluşan bu durumu bilmesi veya öngörmesi beklenmemelidir. Bu itibarla, yargılandığı dönemde var olmayan temyiz kanun yolunun yasal bir değişiklikle sonradan açılması belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesini içinde barındıran hukuki güvenlik ilkesine ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Ayrıca, bu bağlamda adil yargılanma hakkının da ihlalidir. Ayrıca, sanık hakkında ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet kararının istinaf incelemesi sonucu kesinleşmesi sonrasında yapılan yasal değişiklikle temyiz kanun yolu açıldığında sanık

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1