Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

116 *eroeN Ye T]eO KiúiOere AiW g]eO KROeNsiyRnODrD KDyÕWOÕ TDúÕnÕr KOWr Ye Yargıtay 12. Hukuk Dairesi de 2022 yılında verdiği bir kararında, kültür varlığı niteliğindeki taşınırların haczinin mümkün olduğu ifadelerine yer vermiştir.50 Bu nedenle gerçek veya tüzel kişilere ait özel koleksiyona kayıtlı olan taşınır kültür ve tabiat varlıklarının, koleksiyoncunun borcu için haczedilebilmesi mümkündür.51 Koleksiyona kayıtlı bir kültür veya tabiat varlığının haczedilebilmesi için ayrıca bu varlıkların ekonomik bir değere sahip olması gerekir. Ekonomik bir değeri olmayan kültür veya tabiat varlığı ise haczolunmayacaktır.52 bu görüşe göre dahi, kültür ve tabiat varlıklarının tamamı devlet malı değildir, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde olan taşınır kültür ve tabiat varlıkları da bulunmaktadır (Aydos, s. 69). Dolayısıyla kültür ve tabiat varlıklarının tamamının devlet mülkiyetinde olduğu söylenemez (Özel, s. 225). Kanun’un 23. maddesinde belirtilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ve 25.maddesi uyarınca tasnif ve tescil dışı bırakılan ve müzelere alınması gerekli görülmeyen taşınır kültür ve tabiat varlıkları üzerinde de özel mülkiyet kurulabilir (Ersöz, s. 71). 50 “…2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 24 ve devamı maddelerinde; Devlet malı niteliğini taşıyan korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Devlet elinde ve müzelerde bulundurulması ve bunların korunup değerlendirilmelerinin Devlete ait olduğunu belirttikten sonra gerçek kişilerin Bakanlıktan izin almak ve müze envanter defterine kaydettirmek koşulu ile taşınır kültür varlığını edinebilecekleri ve bu malları yasada belirtilen prosedüre uymak suretiyle tasarruf edebilecekleri düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 26/2. maddesinde ise, “Gerçek ve tüzelkişiler, Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilecek izin belgesiyle korunması gerekli taşınır kültür varlıklarından oluşan koleksiyonlar meydana getirebilirler. Koleksiyoncular faaliyetlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirmek ve yönetmelik gereğince, taşınır kültür varlıklarını envanter defterine kaydetmek zorundadırlar. Koleksiyoncular, ilgili müzeye tescil ettirerek, koleksiyonlarındaki her türlü eseri on beş gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığına haber vermek şartı ile kendi aralarında değiştirebilir veya satabilirler. Satın almada öncelik Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir” şeklinde düzenlemesine yer verilmiştir. Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinde ise “Koleksiyonculuk yapan şahsın ölümü halinde koleksiyon mirasçılarına intikal eder. Koleksiyoncu adına envanter defterine kayıtlı olup da koleksiyoncunun borcu nedeniyle haczedilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları, icra müdürlüğünün satış kararı üzerine ilgili müze müdürlüğüne haber vermek şartıyla ve önceliği Bakanlığa ait olmak üzere başka koleksiyonculara ve özel müzelere satılabilir” düzenlemesi yer almıştır. Somut olayda, dava konusu menkullerin kültür varlığı niteliğinde olduğu anlaşılmakla birlikte 2863 sayılı Kanun ve yönetmelikte yer alan düzenlemelere uygun olarak haczi mümkün olduğu…”, Y. 12. HD. 2021/10146, 2022/1024, 02.02.2022 (Lexpera). 51 Aydos, s. 72; Şenol, s. 232. 52 “…Borçlunun borcunu rızaen ifa etmemesi (örneğin para borcunu ödememesi) halinde alacaklı cebri icra yoluna başvurur; icra dairesi borçlunun mallarını haczedip satarak bedelini alacaklıya öder ve bu yolla alacaklının tatmini sağlanır. Bu anlamda borçlunun malvarlığı -kural olarak- alacaklının alacağı için teminat fonksiyonu taşır. Ne var ki borçlunun bütün mallarının haczi kabil değildir. Gerçekten de borçlunun manevi değer taşıdığı halde ekonomik değeri bulunmayan eşyası haczedilemez…”, Y. HGK., 2017/329 E., 2017/912 K., 03.05.2017 (Lexpera).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1